Sadece, bir dizi farklı insanda bulunan karmaşıklıkları değil, her bir kişinin kendi içinde bulunan karmaşıklıkları da ortaya koyuyor. | TED | انها تمثل ليس فقط العقبات وجدت في استيعاب شخص مختلف عنا و لكن ايضا تعقيدات وجدت داخل كل شخص منفردا |
Bu bileşik, temel olarak önceki suçluların birinin parmağında bulunan kalıntıların yapısıyla aynı. | Open Subtitles | هذه المادة تتشابه في الأساس مع المادة التي وجدت في يد مرتكب الجريمة الآخر |
Ölü kızın elinde bulunan saç... katilin çok zekice ve cüretkâr bir hareketiydi. | Open Subtitles | .. الشعرة التي وجدت في يد الفتاة الميتة كانت أداء من القاتل الذي كان ذكي و جرئ بشكل زائد عن الحد |
Bugün Florida'da bir okulda, silah ve patlayıcı madde bulundu. | Open Subtitles | في فلوريدا أليوم وجدت أسلحة ومتفجرات وجدت في مدرسة إعدادية |
Cesedi de adres ile arabasının arasında bir yerde bulundu. | Open Subtitles | وجثّته وجدت في منتصف الطريق بين هذا الموقع وهذه السيارة |
Bomba parçaları, patlayıcı aletler Herbert Cadbury 'nin odasından çıktı. | Open Subtitles | أجزاء من قنابل, أجهزة تفجير وجدت في غرفة كادبوري. |
Çıplak cesedi bir mahzende bulunmuş, boğazlanmış ve tecavüze uğramış. | Open Subtitles | جثتها العارية وجدت في قبو و تم خنقها و اغتصابها |
Soyunma odasındaki çöp kutusunda bulduğum şırıngayı, yapıştırıcı buharına tuttum. | Open Subtitles | أنا غاضبا حقنة وجدت في سلة المهملات غرفة خلع الملابس. |
Çölde bulunan bir sürü ceset gördüm. | Open Subtitles | لقد فحصت الكثير من الجثث التي وجدت في الصحراء |
Prezervatifte bulunan sperm 10:15'te dondurulmuş. | Open Subtitles | المَنيّ التي وجدت في الواقي الذكري جُمدت بتمام العاشرة والربع صباحاً |
Arazi aracının hava filtresinde bulunan sarı madde... | Open Subtitles | المادة الصفراء التي وجدت في مصفى هواء الدراجة |
Bu görüntüler, birkaç ay önce senin evinde bulunan izleme cihazlarıyla çekilmiş. | Open Subtitles | هو أخذ بأجهزة المراقبة وجدت في شقّتك قبل بضع شهور. |
Madende bulunan cesetler, ikisi de arkadaşınız mıydı? | Open Subtitles | الجثث التي وجدت في المنجم كانوا كلاهما أصدقاءٌ لكِ ؟ |
Kia'nın üzerinde bulunan tırnağa ilişkin mitokondri DNA'sıyla teleferik sürücüsünün tırnağında bulunan derinin DNA'sı birbirini tutuyor. | Open Subtitles | الحمض النووي الميتوكوندريا من ظفر وجدت في كيا مباريات الحمض النووي ميتو من الجلد وجدت تحت الأظافر سائق الترام و. |
Bunlar bebekle aynı seviyede mi bulundu? | Open Subtitles | أتقول أن هذه الأشياء قد وجدت في نفس مستوى تلك الدمية ؟ |
Yabandomuzunun vücudunda bu demir top bulundu. Onu o kadar çıldırtan şey buymuş. | Open Subtitles | هذه الكره الحديدية وجدت في جسم بورا هذا الذي سبب له الالم |
North County'de bir kadının daha cesedi bulundu. | Open Subtitles | جثة إمرأة أخرى وجدت في المقاطعة الشمالية |
Mantosunda kurbana âit olduğu düşünülen farklı yedi kart bulundu. | Open Subtitles | سبع بطاقات من أنواع مختلفة وجدت في معطف يعتقد أنهم ينتمون إلى ضحية. |
Zavallı annesinin cesedi de benim arazimde bulundu. Canımı sıkmamam mı gerekir? | Open Subtitles | وجثة الأم المسكينة وجدت في أرضي، هل يمكنني ألا أستاء؟ |
Damda bulunan talaşla Koç Nelson'un göğüs kılları arasında bulunan talaş birbirinin aynısı çıktı. | Open Subtitles | غير مطابقة للعينة نحن وجدت في شعر الصدر المدرب نيلسون. وأنا مصممة أخيرا الأنواع جاء. |
İntihar girişiminde başarısız olmuş, şehrin aşağısındaki bir otelde bulunmuş. | Open Subtitles | محاولة انتحار فاشلة ، وجدت في فندق في وسط المدينة |
Orada değil, ama odasında bulduğum şeye bak. | Open Subtitles | انه ليس هناك ، ولكن انظر ماذا وجدت في غرفته. |