"وجدناه في" - Traduction Arabe en Turc

    • bulunan
        
    • bulduğumuz bir
        
    • bulundu
        
    • de bulduğumuz
        
    • bandında meydana
        
    • ölü halde bulduk
        
    • yerinde bulduğumuz
        
    • içinde bulduk
        
    Mağara girişinde bulunan bir zavallıdan arta kalan son şey. Open Subtitles هذا ما تبقي من الرجل المسكين الذي وجدناه في الكهف
    Ve işte bir sunucu üzerinde bir kaç hafta önce bulduğumuz bir dosya örneği. TED و هذا مثال لملف وجدناه في خادم قبل عدة اسابيع
    Çarşamba Florida'ya bileti vardı ama Perşembe günü bir çöplükte bulundu. Open Subtitles ولديه تذكرة سفر إلى (فلوريدا) يوم الأربعاء لكن يوم الخميس، وجدناه في مكبّ نفايات
    Ve anlamlı şartlandırmada bizim de bulduğumuz gerçekten bu oldu. TED وهذا هو تماماً ما وجدناه في الحالة ذات المردود .
    Ürün bandında meydana gelen bir hata nedeniyle. Open Subtitles إنه عيب بسيط وجدناه في أربع أجيال عندنا
    Kendisini otel odasında ölü halde bulduk. Open Subtitles لقد وجدناه في غرفة في الفندق يرتدي بدلة سهرة
    Olay yerinde bulduğumuz buz vardı ya? Open Subtitles هل تتذكر الثلج الذي وجدناه في مسرح الجريمة
    Bir çantanın içinde bulduk. Yanında uçak biletleri, nakit ve birkaç sahte kimlik de vardı. Open Subtitles وجدناه في حقيبة سفر مع تذكرة طائرة ومال وبعض الهويّات المُزوّرة.
    - Peki, yolla ve son kurbanın cesedinde bulunan dişlerle karşılaştırsınlar. Open Subtitles حسنا,إجلبيها و لنجري المقارنة للسن الذي وجدناه في جسد أخر ضحية
    İnşaat alanında bulunan iskeleti biliyorsun. Open Subtitles أتعرفين الهيكل العظمي الذي وجدناه في موقع البناء ؟
    Bu Robert Frazier'ın alet kamyonunda bulunan bıçak. Open Subtitles هذا السكين الذي وجدناه في صندوق الأدوات في شاحنة روبرت فرايزر
    Bu Bahama, Topsail Cay'de bulduğumuz bir tabak parçası. Open Subtitles هذه قطعة من صحن وجدناه في البهاما قريباً من توبسايل كاي.
    Santral zamanla aşınmış da olsa tedbir ekipmanları var ama sahada dolanırken bulduğumuz bir deliye mi inanacağız? Open Subtitles شكراً لك. المحطة لديها تأمين ضدّ التعطّل عفى عليه الزمن، لكن أيُفترض بنا تصديق مجنون يهذي وجدناه في حقل؟
    Olay yerinde bulduğumuz bir şey. Open Subtitles هذا شيء وجدناه في موقع الحادثة
    Hayır kalp krizinden öldü. Otoparkta bulundu. Open Subtitles كلا، توفي جرّاء نوبة قلبية، وجدناه في موقف سيارات في (باسيفيك هايتس).
    Evinde bulundu. Open Subtitles وجدناه في منزلك
    Şu ana kadar, elimizde ki tek ipucu Ellie'de bulduğumuz dinleme cihazı. Open Subtitles "حسناً, الخيط الوحيد الذي لدينا هو جهاز التصنط الذي وجدناه في "ايلي
    Ürün bandında meydana gelen bir hata nedeniyle. Open Subtitles إنه عيب بسيط وجدناه في أربع أجيال عندنا
    Onu mutfakta göğsünde üç kurşunla ölü halde bulduk. Open Subtitles وجدناه في أرضية مطبخه بثقوب ثلاثة رصاصات في صدره
    Olay yerinde bulduğumuz kabloya uyuyor. Open Subtitles متوافق مع السلك الذي وجدناه في مسرح الجريمة
    Şehrin dışındaki yapım yerinde bulduğumuz mu bu? Open Subtitles أهذا الذي وجدناه في الصحراء في مكان الطبخ؟
    Kulübünün önünde kendi kanı içinde bulduk onu. Open Subtitles لقد وجدناه في بقعة من دمه خارج النادي

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus