"وجهكَ" - Traduction Arabe en Turc

• yüzünü
• Yüzün
• yüzünde
• yüzündeki
• suratını
• yüzüne
• suratına
• suratındaki
• yüzünüz

Her akşam yatmadan önce senin yüzünü hayal edip mi uyuyor?
هل كان وجهكَ آخر ما يراه قبل أن يذهب إلى النوم؟

yüzünü yıka, yoksa yastığın boydan boya gülücükle kaplanır.
واغسِل وجهكَ, وإلّا غطّت الابتسامات وسادتك.

- Sevgilim, Yüzün sonbahar.
عزيزي، وجهكَ مثل القمرِ الخريفيِ الشاحبِ.

Yüzün ölümü ifade etse bile, doğrulamak istedim.
.. وجهكَ أردتُ التأكد منه ، حتى إذا كان ذلك يعني الموت

Oradayken yüzünde o bakış vardı.
اعتلت على وجهكَ تلكَ النظرة خلال الشجار المنزلي

Var ya, şu an yüzündeki ifade bugün mahkemede başıma gelenlere neredeyse değiyor.
النظرة على وجهكَ الأن تجعل ما حصل لي في المحكمة يستحقُ العناء تقريباً

Beni programdan atmayacak olsan o acınası suratını dolaba geçirirdim.
سأحطم وجهكَ الصغير المثير للشفقة مباشرة على تلك الخزنية

Bir gün bu korkun gerçekleşip, yüzüne bir tokat gibi vuracak.
ذات يومٍ كلّ هذه الدناءة سترتد لكَ وتصفعكَ على وجهكَ.

Sen bir adama iyilik yapmaya çalışırsın, o gelir suratına tükürür.
تحاول ان تقوم بمعروف للرجُل، فيبثُق فى وجهكَ.

3 gündür ne sesini duyuyorum nede yüzünü görüyorum.
لثلاثة أيامِ لم أرى وجهكَ أَو أسَمعَ صوتَكَ.

O meslektaşa bakıp da senin yüzünü gördüğümde ne kadar şaşırdığımı hayal edebilirsin.
بوسعكَ تصوّر دهشتي حينما بحثتُ عن ذلك الزميل ورأيتُ وجهكَ

Hayal mi gördüm, yoksa bu akşam eve gelirken reklam panosunda senin yüzünü mü gördüm?
هل أتخيل أشياء أم أنّني رأيتُ لوحة إعلانات عليها وجهكَ في طريقي للمنزل الليلة؟

Kardeşim aklanır ve birdaha senin yüzünü dahi onun etrafında görmek istemiyorum.
أخي نظيف. ولا أريد أن أرى وجهكَ بالقرب منه مجدّداً.

Bir daha o pis yüzünü göstereyim deme. Söz mü?
إيّاك أن ترينا وجهكَ الكريه ثانيةً، ليكُن هذا وعدًا.

Yüzün bütün haber bültenlerinde ki bu aralar ihtiyacımız olan son şey bu.
وجهكَ يجوب الأخبار و هو آخر ما نحتاجه الآن

Söylemesi güç.Yüzün nerdeyse hiç hareket etmiyor.
بشدّة للإخْبار. وجهكَ لا يَتحرّكُ الكثير.

Yüzün tamamıyla farklı. Ve sesin daha ince ama yüksek çıkıyor.
وجهكَ مُختلفٌ تماماً، وصوتكَ أعلى وأكثر حدّةً.

Yüzün tamamıyla farklı. Ve sesin daha ince ve tiz çıkıyor.
وجهكَ مُختلفٌ تماماً، وصوتكَ أعلى وأكثر حدّة.

Evindeyken yüzünde olan şey şaşkınlık değildi.
حينما كنتَ بالمنزل وعلمتَ بأمر العلاقة، لم يظهر على وجهكَ المفاجأة.

Lokal anestezi yüzündeki sinirleri uyuşturdu, tıpkı dişçide de olduğu gibi.
يجب ان يتخدر وجهكَ ، لان العصب الرئيسي فيه قد تخدر بالضبط كما يحصل عند طبيب الأسنان

Ama görenlerin hiçbiri bu numarayı yemedi! Şu suratını bir görsen!
لميكنيفشلفىمحاولةإرعابهم، كان يجب أنّ ترى تلكَ النظرة على وجهكَ.

Sen başka çocukları ne kadar yüzüne çarpacaksın?
حَسناً، مُنْذُ مَتَى أنت سَتَبقي رَمي وجهكَ في وجوهِ الرجالِ الآخرينِ؟

Onun yürüyen mucize olduğunu söylersen, tekmeyi yersin suratına.
سأحطم وجهكَ إذا دعوته بمُعجزة مُتحركة

Git bir kadın bul, o suratındaki halinden memnun sırıtışı da yok et.
اذهب وجد امرأة وأزل ابتسامة المعتد بنفسه تلك عن وجهكَ

yüzünüz bana, Diane de Poitiers'yi hatırlatıyor.
وجهكَ يَجْعلُني اتذكر شيئاً من ديان بيوترز.