Ve yüzümü dolabıma yapıştırıp arabamın hortumunu kurcaladığını. | Open Subtitles | ووحّدَ وجهَي إلى خزانتِي وطَعنَ خرطومَي. |
Onlara burdan çekilmelerini söyle. yüzümü görmelerine izin verme. | Open Subtitles | ابقوا منخفضين لا تسمح لهم برؤية وجهَي. |
Onlara baktığımda yüzümü görmeliyim. | Open Subtitles | حتى يُمْكِنُني أَنْ أَرى وجهَي فيهن |
Hava almak için çıkıyordum. Işık yüzüme vuruyordu. | Open Subtitles | صُعُود للهواءِ ضوء يَضْربُ وجهَي |
Boşanmadan önce, kocam tohumlarını yüzüme püskürtürdü. | Open Subtitles | قبل الطلاقِ، زوجي كَانَ يَحْبُّ إلى... رشّْ بذرتَه في جميع أنحاء وجهَي. |
Seyahatin yarısını yüzümü ovalayarak, tuvalette geçirdim. | Open Subtitles | صَرفتُ الطيرانَ الكاملَ... النِصْف الذي الطيران أَنا في الحمّامِ فقط يَحْكُّ وجهَي. |
yüzümü göstermekten korkuyorum. | Open Subtitles | اخاف اتجوز وجهَي |
- yüzümü yara bere içinde bırakacağım. | Open Subtitles | - وَضعَ نُدَبَ في جميع أنحاء وجهَي. |
tanrıya yüzümü nasıl göstereceğim? | Open Subtitles | كيف اريه وجهَي ؟ |
yüzümü kesmeden önce hani. | Open Subtitles | مباشرةً قبل قَطعتَ وجهَي. |
Binlerce insan benim yüzümü göre- - | Open Subtitles | ـ الذين سَيَرون وجهَي... |
yüzümü biliyor. | Open Subtitles | يَعْرفُ وجهَي. |
Ve kokladığımda... bütün yüzüme su fışkırttı sonra bana mendilini gösterdi cebinden çıkarmak için elimi soktuğumda... mendil gelip durdu... geldi... geldi... geldi. | Open Subtitles | ومتى أنا عَمِلتُ... تَدفّقَ ماءاً في جميع أنحاء وجهَي... وبعد ذلك عَرضَني منديلَه... |
Oh, yüzüme hiç dokunmadı... henüz. | Open Subtitles | أوه، هو مَا مَسَّ وجهَي... رغمذلك. |
yüzüme vurdu. | Open Subtitles | آذى وجهَي. |