Tekrar soruyorum bu kızın varlığı ne gibi bir fark yaratacak? | Open Subtitles | أنا أسألك مرة أخرى في ماذا يفيدك وجود تلك العصفورة ؟ |
bu gözlemleri benim laboratuvarımda yunuslar ve filler üzerinde yaptık ve geçenlerde bu özelliğin saksağan kuşunda da olduğu gözlemlendi. | TED | قمنا بهذا العمل في مختبري مع الدلافين والفيلة، وقد أثبت مؤخرا وجود تلك القدرة لدى غراب العقعق. |
Korkulan şey bu teşviklerin kararın yalnızca bilimsel sebeplerle yapılmadığını göstermesi ve hatta öyle olsa bile, istenmeyen sonuçların olabileceğidir. | TED | الخوف هو أن وجود تلك الحوافز يعني أن القرار لم يتخذ على أساس علمي وحتى إن كان كذلك، سيكون هناك عواقب غير مقصودة |
Koridora bakan o büyük cam pencere olduğu sürece olmaz. | Open Subtitles | ليس في وجود تلك النافذة الزجاجية المطلة على القاعة. |
Elimizde o gayet açık yazı varken bile sadece ümidi yeni baştan tanımladık. | TED | حتى مع وجود تلك الورقة الواضحه في ايدينا فقد ظلينا نعيد تعريفنا للأمل |
Tüm bu sorumluluklarınız varken zor olmalı. | Open Subtitles | سيكون من الصعب ذلك مع وجود تلك المسؤليات |
bu merkezi otoriteyi gerçekte yaratmadan tekelin verimliliğine sahip olan, merkezi olmayan bir veritabanı yaratabiliriz. | TED | يمكننا خلق قاعدة بيانات لا مركزية لديها ذات كفاءة الاحتكار التجاري دون وجود تلك السلطة المركزية فعليا. |
Ki bu yine üretim artışına dair iyimser varsayımlar yaparsak. | TED | وذلك مع وجود تلك الافتراضات المتفائلة حول نمو الإنتاج. |
Ve spiralin yuttuğu bu anları olduklarından daha uzun ömürlüymüş gibi görünmeleri yalanından kurtardı. | Open Subtitles | متحررة من الكذبة التي أطالت وجود تلك اللحظات ابتلعتها الدوامة |
bu sayede bize sağlamlık illüzyonu sağlarlar. | Open Subtitles | و السبب الوحيد لعدم سقوطنا هو وجود تلك الجزيئات التي تلتف بسرعة معينة لتعطينا وهم الصلابة |
bu duvarlar olduğu sürece, iki gün yetecek kadar havamız kalmış olabilir. | Open Subtitles | ومع وجود تلك الحواجز لدينا يومين قبل أنتهاء الهواء |
bu şeylerin kötü olduğunu biliyorum ama hayatımı kökünden değiştiremem. | Open Subtitles | حسناً، أتفهم وجود تلك الأشياء من أجل لكن لا أستطيع أن أستأصل حياتي هكذا |
Neden bu fotoğraftan Yong Tae Moo'da da olduğunu merak ediyorum? | Open Subtitles | كما انه ينتابنى الفضول ايضا عن سبب وجود تلك الصورة مع تاى مو |
Tekrar soruyorum bu kızın varlığı ne gibi bir fark yaratacak? | Open Subtitles | أسالك ثانيةً، ما تأثير وجود تلك الصغيرة، علي أيّ شئ؟ |
O korkunç şeylerin olduğu yere mi çıkalım yani? | Open Subtitles | هل سنذهب إلى الأعلى في وجود تلك الأشياء؟ |
Rachel'i bir anda devre dışı bırakamayız, hele ki orada küçük bir kız varken. | Open Subtitles | ليس أمامنا فرصة لفعل ذلك، خصوصاً مع وجود تلك الفتاة الصغيرة. |
Sadece belli bir kesimde olan işe yaramaz genlerin bileşimini bulabilir bunlar varken tetiklenmemesi için Janus'ı yönlendirebilirim. | Open Subtitles | التي عند وجود نسبة ما فقط يجعل (جاينوس) لا في حال وجود تلك الجينات. |