4. bölgenin alt kısımlarında bir çıkış kapısı kırılmış hâlde bulundu. | Open Subtitles | لقد وجِد باب المخرج محطماً و مفتوحاً في القسم السفلي الجنوبي |
Bir bataklıkta bir kadının cesedi bulundu. Polis ben olabileceğimi düşündü. | Open Subtitles | جسد امرأة وجِد في مُستنقع ما، اعتقدتُ الشرطة بأنّهُ ربّما كان ذلك جسدي. |
Adam dün gece Silverhöjd'ün dışında bir antikacıda bulundu. | Open Subtitles | الرجل وجِد الليلة الماضية في محل قديم خارج سيلفرهود |
Polise burada ölü bulunan adamı daha önce hiç görmediğini söylemişsin. | Open Subtitles | أخبرت الشرطة أنّك لم يسبق ورأيت الرجل الذي وجِد ميتـًا هنا اليوم |
Bir canavar iskeletinde bulunan tasmaya tam uyuyor. | Open Subtitles | انه يتناسب مع طوق وجِد على هيكل عظمي لوحش. |
"Ailesi taşınırken geride bırakıldığı evin bahçesinde saklanırken bulundu." | Open Subtitles | وجِد مختبئ في الباحة الخلفية بعد" ".إنتقال عائلته وتركوه خلفهم |
Silah, olay mahallinde bulundu. | Open Subtitles | الجريمة بمسرح وجِد السلاح هناك. |
- Çünkü, spermi Emily Butler'ın içinde bulundu. | Open Subtitles | لأن منيه وجِد داخل (جسم الضحية (إميلي بيتلر |
- Bankowski'nin DNA kalıntıları Frances Butler'ın tırnaklarında bulundu. | Open Subtitles | حمض (بانكوسكي) النووي وجِد (تحت أظافر (فرانسيس باتلر |
"Parkta kimliği belirlenemeyen bir erkek bulundu..." | Open Subtitles | "... . ذكرٌ غير معروف وجِد بالحديقة" |
YENİ KANITLAR bulundu | Open Subtitles | دليل جديد وجِد |
Kullanılan silah, yanında bulunan cam bir dildoydu. | Open Subtitles | السلاح المُستخدم كان عبارة عن قضيب إصطناعي مصنوع من الزجاج وجِد بالقُرب منه? . ? |
Mücevher mağazasında bulunan DNA örneği, O'hara'nın arabasında bulunan kan damlacıklarından alınanlar ile uyuştu. | Open Subtitles | الحمض النووي الذي وجِد في محل الموجوهرات (مطابق لقطرات الدمّ التي وجِدت بسيارة (أوهـارا |
- Ve Jared Bankowski'nin DNA örneği olay yerinde bulunan ile eşleşmeli. | Open Subtitles | و نتائج حمض (بانكوسكي) النووي يجب أن تكون مطابقة لما وجِد في ساحة الجريمة |