2 yıldır evliydik, bir sabah kahvaltıda, onun için yaşlı biri oluverdim. | Open Subtitles | كنا قد تزوجنا لمدة عامين وذات صباح أثناء الإفطار التفت فاكتشفت كم هو عجوز |
12 yaşımdayken onu bir daha göremeyecekmişim gibi hisettim bir sabah. | Open Subtitles | عندما كنت في الثانية عشر من عمري وذات صباح رادوني إحساس انني لن أراه مرة أخري |
bir sabah, mısır gevreğini yedi. Okuldan önce dişini fırçaladı. | Open Subtitles | وذات صباح أكلت حبوبها، وفرشت أسنانها لأجل المدرسة. |
bir sabah, bisikletimle oradan geçerken bir gürültü duydum. | Open Subtitles | وذات صباح كنت أمر من هناك ثم سمعت ضوضاء |
bir sabah uyandım işeyemiyorum. | Open Subtitles | وذات صباح, استيقظت, ولم أستطع التبول. |
bir sabah Karen onunla da vedalaştı. | Open Subtitles | وذات صباح لوحت مودعة له. |
Ve bir sabah ırkımız yolculuğun sonuna vardı. | Open Subtitles | وذات صباح يصل قومنا لنهاية الرحلة هنا . |