| Sanırım dediklerimi doğru anlayamadınız ve Bu yüzden şaşırmış vaziyettesiniz. | Open Subtitles | أحسب أنك لم تفهمني يا روديون وذلك هو سبب دهشتك |
| Ne yazık ki bu parça harekete geçmiş. Bu yüzden spazm geçiriyorsun. | Open Subtitles | بكل أسف جزء من الشظية إنفصل وذلك هو سبب التشنجات |
| Bu yüzden çenesi çok büyüktür ve garip bir şekle sahiptir. | Open Subtitles | وذلك هو سبب امتلاكه للأفكاك الطويلة بهذا الشكل الغريب. |
| Çok naziksin. Bu yüzden seni çok seviyorum. | Open Subtitles | إنك لطيف جداً وذلك هو سبب إعجابي الشديد بك |
| Bu yüzden cephaneliği kontrol altında tutuyorduk. | Open Subtitles | وذلك هو سبب مراقبتنا لمستودع الأسلحة |
| Kol askısı da Bu yüzden. | Open Subtitles | وذلك هو سبب وجود ثوب لحمل اليد. |
| Bu yüzden görüşmeyi kestik olan arkadaşlığımızı da bozmayalım diye. | Open Subtitles | وذلك هو سبب إتفقنا على أن لا نواعد بعضنا البعض. إذاً نحن لم نفشل فيه ولكن... |
| Bence Dormammu da bunu biliyor... ve Bu yüzden harekete geçti | Open Subtitles | أعتقد أن (دورمامو) يعرف ذلك، وذلك هو سبب تحركه الآن |
| Bu yüzden de karısını öldürdü. | Open Subtitles | وذلك هو سبب قتله لها. |
| Yaptığım şeyi Bu yüzden yaptım. | Open Subtitles | وذلك هو سبب فِعلي لما فَعلت |
| Ve Bu yüzden aramıştım, tamam mı? | Open Subtitles | وذلك هو سبب إتّصالي، إتّفقنا؟ |
| Bu yüzden aradım. | Open Subtitles | "وذلك هو سبب إتّصالي". |