Evinin olduğu sokakta yürüyüşünü izlemiş, ışıkları söndürmüş, dükkânı kapayıp evine gitmiş. | TED | شاهدها وهي تمشي في الشارع نحو بيتها، أطفأ الأضواء وأغلق المحلّ وذهب إلى بيته. |
Ona Jake'i ve ufaklığı anlattım. Emmett'in yanına gitmiş olmalı. | Open Subtitles | أخبرتهُ عن جايك والولد الصغير, وذهب إلى إيميت |
Sonra kız arkadaşına gitmiş ve o uyanıncaya kadar polisler aracı bulmuş. | Open Subtitles | ... وذهب إلى صديقته، وحينما أستيقظ كانت الشرطة قد وجدت الشاحنة ... |
Adam parayı aldı ve evden çıktı. İtalya'ya gitti sanırım. | Open Subtitles | صاحب المكان أخذ المال وذهب إلى إيطاليا، على ما أظن. |
İki kurşun yarası almış olsa da delikleri parmaklarıyla tıkayıp Mançurya'ya gitti. | Open Subtitles | كان لديه اثنين من الثقوب الرصاصية به حتى انه أنتزعها بأصابعه وذهب إلى.. منشوريا |
Şu adam, kasiyer bugün uyanıp işe gitmişti sadece. | Open Subtitles | عامل التحصيل ذاك استيقظ من نومه وذهب إلى العمل |
Şu adam, kasiyer bugün uyanıp işe gitmişti sadece. | Open Subtitles | عامل التحصيل ذاك استيقظ من نومه وذهب إلى العمل |
Sonra kız arkadaşına gitmiş ve o uyanıncaya kadar polisler aracı bulmuş. | Open Subtitles | ... وذهب إلى صديقته، وحينما أستيقظ كانت الشرطة قد وجدت الشاحنة ... |
Sizce iyileşip eve gitmiş olma ihtimâli nedir? | Open Subtitles | ما هي أحتمالاتكم؟ أنّه تحسّن وذهب إلى البيت؟ |
Ona verdiğim pasaportu kullanıp Avusturya'ya gitmiş. | Open Subtitles | استعمل جواز السفر الذي أعطيته إياه وذهب إلى النمسا. |
Motele girmeden önce motelin bahçesinden geçerek karşıdaki küçük dükkâna gitmiş ve sigara almış. | Open Subtitles | مباشرةً قبل دخوله النُزُل... لقد عبر ساحة النُزُل الخلفية... وذهب إلى متجر صغير مجاور لشراء بعض السجائر |
Altın Orda'ya gitmiş, kutsal yaşayışı ile tanınmıştır. | Open Subtitles | عاش حياة النساك وذهب إلى بلاد التتار |
Popüler bir özel okula gitmiş, Wardell... bir şey. | Open Subtitles | ...وذهب إلى مدرسة خاصة ذلك الشيء مدرسة أرديل الميدانية؟ |
Madam Zeroni'nin sözünü dinledi ve Amerika'ya gitti. | Open Subtitles | "أخذ بنصيحة مدام " زيرونى وذهب إلى أمريكا مثل إبنها |
Onu bana Junior verdi. Başka bir kızla evlenmek için Güney Amerika'ya gitti. | Open Subtitles | (جونيور) أعطانيه وذهب إلى أمريكا الجنوبية ليتزوج من فتاة آخرى |
Buradan ayrılıp, Yang-pyung'ya gitti. | Open Subtitles | لقد استقال وذهب إلى (يانغ بيونغ) |
Mike içine atıp, kardeşinin evine gitmişti. | Open Subtitles | لذلك مايك لزم الصمت وذهب إلى منزل أخاه |
Kehanetindeki gibi, üçüncü gün dirilmiş ve Celile'ye gitmişti. | Open Subtitles | لقد بُعِث من موته في اليوم الثالث كما تنبأ.. وذهب إلى (الجليل). |
Mayer'a bunu kanıtlamaya gitmişti. | Open Subtitles | وذهب إلى (مايار) للحصول على دليلٍ لإثبات ذلك |
Mayer'ın yanına kanıt bulmak için gitmişti. | Open Subtitles | وذهب إلى (مايار) للحصول على دليلٍ لإثبات ذلك |