Big Jim, Black Larson'ın gözlerinin içine baktı ve alçak ruhunu gördü. | Open Subtitles | جيم الكبير نظر بعمق نحو عينا بلاك لارسون ورأى هناك روح الظربان |
Büyükbabam bilge bir adamdı ve bunu bir problem olarak gördü. Çünkü biliyordu ki, bu benim sahip olduğum tek şeydi. | TED | وجدي كان شخص حكيم، ورأى ذلك كمشكلة، لأنه عرف أنه الفن كان الشيء الوحيد الذي أستطيعه. |
Yeni, hızlı makina bulduğunda onu kullanmaya başladı ve tam olarak şunu gördü: | TED | كلما ظهرت آلة جديدة سريعة، بدأ باستخدامها ورأى تماما ما يحدث الآن |
Sonra bir rahip geldi ve yol kenarındaki adamı gördü. Belki sessizce dua ederek umut ve dua ile daha iyi olmasını diledi. | TED | ثم مرّ راهب ورأى الرجل على جانب الطريق، ربما تَلا صلاة صامتة، صلوات وأدعية، صلوات ليتحسن هذا الرجل. |
Yolun kenarında adamı ve nasıl dövülmüş olduğunu gördü. O adamın şiddet mağduru olduğunu veya şiddetten kaçtığını gördü. | TED | رأى ذلك الرجل على جانب الطريق ورأى آثار الضرب الذي تعرض له، رأى أن هذا الرجل هو ضحية للعنف المستشري. |
Hiçbir şey hissetmediği belliydi, kafasını kaldırdı ve değiştirdiği sözcükleri söylerken onun gözlerini gördü. | Open Subtitles | بعد ذلك , شعر بأن لا شيء واضح نظر لأعلى ورأى عينيها تتحدث بالكلمات التي يتبادلونها |
Ve üçüncü günde İbrahim gözlerini kaldırdı ve uzaktan o yeri gördü. | Open Subtitles | ثم فى اليوم الثالث رفع إبراهيم عينيه ورأى المكان من بعيد |
Suda bir küçük kız gördü... ve onun bağırdığını duydu... | Open Subtitles | ورأى فتاة تقترب طافية فوق الماء وسمعها وهي تبكي |
Bir hemşireye dokunmuştu... ve kızının tehlikede olduğunu gördü. | Open Subtitles | مثل عندما لمس الممرضة ورأى أن إبنتها في خطر |
Sanırım dışarıdaydı, ve geminin indiğini gördü. | Open Subtitles | تخميني أنه كان بالخارج ورأى هبوط السفينة |
Yalan söylüyormuş.Bence arabayı kenara çekip bir mola verdi, Uyuyan Robert Perry'yi gördü | Open Subtitles | اعتقد توقف عند الاستراحة ورأى روبرت بيري نائما |
Maalesef, Bir anda gaza gelip beni kurt adamdan kurtarmaya kalktı ve ortada bir kurt adam olmadığını gördü. | Open Subtitles | لسوء الحظ، استجمع شجاعته ذات مرة ودخل لمحاولة انقاذي ورأى أنّ لا وجود للمستذئب |
O da muhtemelen konserde birbirini itip duran insanları gördü ve araya girmek istedi. | Open Subtitles | وعلى الأرجح كان في حدث رياضي ورأى بعض الناس يدفعون بعضهم البعض وهو تدخل |
Sonra, cennet ve cehennem arasında durarak ölüm meleğine baktı ve onu gördü. | Open Subtitles | وبعدها نظر ورأى ملك الموت واقفا بين الجنة والأرض. |
"Zayıf yaşlı adamı yerde yatarken gördü "ıstırapla debeleniyordu. | Open Subtitles | ورأى العجوز الواهن على الأرض طوي في العذاب |
Mars'ın yüzeyinde çapraz çizgiler olduğunu düşündüğü şekiller gördü. | Open Subtitles | ورأى ما إعتقد أنه خطوط متقاطعة على سطح المريخ |
Carlo'nun gözlerinin Helmut'un diş izlerinde olduğunu hissettim. | Open Subtitles | ورأى أنا عيون كارلو على علامة غادر الأسنان هيلموت ل |
O gece Larson'ı gören komşu da camları filmli olan yeşil bir araba gördüğünü söylemişti. | Open Subtitles | ورأى شاهد عيان الجار سيارة خضراء مع زجاج معتم ليلة لمح لارسون تمشي بها |
Görevdeyken şaka yapmak yok. Patron görürse başımız belaya girer. | Open Subtitles | لا مزاح بالعمل.لو أن الرئيس حضر ورأى ذلك،سنكون جميعنا في ورطة |
Ve anladınız, doktor içeri girdiğinde, onları gördüğünü söylebilirim. | TED | وتعرفون ، عندما دخل، ورأى السترة والهوية. |
Ve babası onu gördüğünde, onun kime dönüştüğünü gördüğünde onun kız kimliğinin tamamını gördüğünde kollarını onun boynuna dolayıp ağlamaya başladı. | TED | وعندما رأها والدها , ورأى ما أصبحت عليه كفتاه كبيرة و يافعة طوقها بذراعيه وإنهار بكاءً |
Laennec, söylendiğine göre, Paris sokaklarında yürürken iki çocuğun bir sopayla oynadıklarını görür. | TED | ويقال بأن لينيك كان يتمشى في شوارع باريس ورأى طفلين يلعبان بعصا |
Rıhtımda otururken bir gün bir vatozun, ayağının altında yüzdüğünü görüyor. | TED | كان جالساً أمام حوض السفن يوماً ما ورأى سمكة اسيتغراي تطوف تحت قدميه. |
Giambattista della Porta, 16. yüzyılda yaşamış bir Neopolitan bilgin, doğal dünyayı inceleyip araştırmış ve nasıl manipüle edilebileceğini görmüş. | TED | جيامباتيستا ديلا بورتا، عالم نابولي في القرن السادس عشر، اختبر ودرس العالم الطبيعي ورأى كيف يمكن أن يتم التلاعب به. |