Büyük bir güce sahip olup idrakınızı aştığını görmek dayanılamaz olmalı. | Open Subtitles | للحصول على القوة ورؤيته يهلك في متناول يدك هذا غير محتمل |
Babamın, neden acilen bizi görmek istediğini merak ediyorum. | Open Subtitles | أتسائل لماذا أراد والدي منا القدوم بسرعة ورؤيته اليوم. |
Ve bir anne olarak onun karakterinin geliştiğini görmek, | Open Subtitles | وكما تعلم،كونى والدة، ورؤيته يكبر أمام ناظرى، |
Çok yalnızmış. gidip görmemi istedi. | Open Subtitles | أخبرنى أنه كان وحيدا وطلب منى الخروج ورؤيته |
Arkadaşlarından biri, istersek kampına gidip onunla tanışabileceğimizi söyledi. | Open Subtitles | احدى حاشياته سألت اذا اردنا مقابلته ورؤيته في التدريب |
Çünkü senin yanındayken o kadar mutlu ki ve onu mutlu görmek beni de mutlu ediyor. | Open Subtitles | لأنه سعيد بوجودك في حياته ورؤيته سعيداً تسعدني |
Bu çocukluğunun geçtiği evi ziyaret etmek gibi oranın yerine bir kotçu açıldığını görmek gibi. | Open Subtitles | الأمر يشبه زيارة منزل صغرك. ورؤيته قد تم تبديله بمتجر للسراويل الجينز. |
Çünkü inanmak başka görmek başka şeydir John. | Open Subtitles | لأنّ التيقّن بذلك أمر يا (جون) ورؤيته أمر آخر |
Onu televizyonda öyle görmek... | Open Subtitles | ورؤيته على التلفاز بذلك الشكل... |
Çünkü bu bir trombüs ve bunu görmek daha zordur. | Open Subtitles | لأنه خثري... ورؤيته أصعب. |
Buna anlayış göstermek ve yerinde görmek oldukça farklı. | Open Subtitles | -تفهّم الأمر ورؤيته مختلفان |
Onu böyle görmek çok kötü. | Open Subtitles | ورؤيته هكذا... |
Ve onu Annie'yle görmek, | Open Subtitles | ...(ورؤيته مع (آني |
Belki yemekten sonra gidip görebiliriz. | Open Subtitles | رُبما يُمكننا الذهاب إلى هُناك ورؤيته بعد العشاء |
Hepimizi davet etti, istediğimiz zaman gidip onu görebilirmişiz. | Open Subtitles | لقد دعانا وقتما نريد للذهاب إليه ورؤيته |
İstersen gidip bakabilirsin. Gerek yok. | Open Subtitles | يمكنكَ الذهاب ورؤيته إذا أردتَ - لا أحتاج لذلك - |