İnsanlar içmem için bir bardak su verdiler, gülü verdiler. | TED | الأشخاص يعطونني كأس الماء لأشرب، يعطونني وردة. |
Beni Machiavelli gibi yapın. Arjantin'in gülü olayım | Open Subtitles | إذاً اجعلوني مثل مكيافيلي اجعلوني وردة الأرجنتين |
bir gül de bir adamı attan düşürmedi, değil mi? | Open Subtitles | وما من وردة أوقعت رجلاً يوماً عن صهوة جواد، صحيح؟ |
Bunlar eski ve basit moleküller ama bu molekülleri yüzünüzün önündeki iki küçük deliğe çekerseniz, aklınızda açıkça bir gül etkisi yaratacak. | TED | إنها مجرد جزيئات عادية، لكن إذا شمها أحدكم عن طريق عضو الشم على وجوهكم، سيرسم في أذهانكم انطباع على أنها وردة. |
Bu sefer, ikinci kurban Jillian Rose'un dahil olduğu karelerin peşindeydim. | Open Subtitles | هذا الوقتِ يَتعقّبُ نا الضحيّة الثانية , jillian وردة. |
senin gibi güzel bir çöl çiçeği dünyanın en güçlü adamının yanında olmalı. | Open Subtitles | وردة صحراء جميلة مثلك يجب أن تكون بين ذراعي أقوى رجل في العالم |
Sevgisi, bir kuşun cıvıldaması... ya da bir gülün topraktan bitmesi gibidir. | Open Subtitles | هو يحب مثل غناء الطائر أو وردة تتفتح من الطبيعة |
En son sarı gülü taktığınız tarihi hatırlıyor musunuz? | Open Subtitles | متى كانت أخر مرة ارتديتى فيها، وردة الشاى الصفراء خاصتك؟ |
- En son ne zaman sarı gülü taktınız? | Open Subtitles | متى كانت أخر مرة ارتديتى فيها، وردة الشاى الصفراء خاصتك؟ |
Size bir İrlanda gülü koparayım. | Open Subtitles | سيداتي اسمحوا لي أن أقطع لكم وردة أيرلندية |
Yani, en kötü oral seks bile en harika gülü koklamaktan veya en güzel gün batımını seyretmekten daha iyiyidir. | Open Subtitles | ما أقصده هو حتى أسوأ جنس فموي يكون أفضل من لنقل من استنشاق رائحة أجمل وردة أو مشاهدة أجمل شروق للشمس |
Eski kafalı şapşal seni. Bunun yüzünden kaç gülü hayatından ettin bakalım? | Open Subtitles | أيها الشخص العطوف, كم وردة فقدت حياته من أجل هذا؟ |
Hayır, o Çöl Üzümü'yle değil Çöl gülü'yle konuşuyordu. | Open Subtitles | لا , هو لم يكن يتحدث مع عنبة الصحراء هو كان يتحدث مع وردة الصحراء هو محدد و 255 00: |
Açan bir gül mü, ürkek bir menekşe mi? Belki de gelinim olmayı düşünüyordur. | Open Subtitles | زهرة من البستان ام وردة بنفسج ؟ ربما أنها تفكر بأن تكون عروستى |
Günbatımında dağın tepesinde sihirli bir gül her gece çiçek açarmış. | Open Subtitles | وعند غروب الشمس على قمة ذلك الجبل كانت تتفتح كل ليلة وردة سحرية وتمنح الخلود لكل من يقطفها |
Aşağı, sokağa indin ve Dylan'ı bir kefene sardın sonra avucuna Botanik Bahçesi'nden alınmış bir gül koydun. | Open Subtitles | وبعدها وضعتي وردة جلبتها من الحديقة النباتية و قمت بوضعها في يده |
Jillian Rose plastik bir çöp torbasıyla otel odasında öldürülmüş ve torba üzerinde iziniz var. | Open Subtitles | وردة جيليان خُنِقَ مَع a نفايات المبطّن مِنْ غرفةِ فندقِها، وطبعاتكَ عليه. |
Tabii ki hayır. Sadece çiçek bırakmak istemiştim. Kripton çiçeği, asla solmayacak. | Open Subtitles | بالطبع لا، أردت فقدت أن أترك وردة إنّها كريبتونية، لن تذو أبداً |
* Bir gülün dikeni battığında * | Open Subtitles | إن نغزتك شوكة وردة |
Tuhaf koyu çiçekli gülüm. | Open Subtitles | وردة الزهرةِ المُظلمةِ الغريبةِ |
Bakış açısı, bizim içimizde oynadığımız bir simyadır, acıyı çiçeğe dönüştürmek. | TED | المنظور, هذا النوع من الكيمياء نحن البشر نستطيع أن نلعب فيها أن نحول العذاب إلى وردة |
Ben, bir çiçekten bahsedip duruyor. Bu ne demek oluyor? | Open Subtitles | بين يستمر بقول كلمة وردة .مالذي يعينه ذلك ؟ |
Dün gece Ray'e nasıl tepki gösterdiğini görünce, benim için de aynı şekilde düşünmeni istemedim. | Open Subtitles | وبعد ما دافعت عني تلك الليلة وردة فعلكَ تجاههُ لم أرد منكَ أن تعرف حقيقتي هكذا ؟ |
- Hoşgeldiniz Bayan Wardh. - Antonio, sensin. | Open Subtitles | ـ مرحبا بعودتك، سيدة وردة ـ أنطونيو، أنت |
Bu mezuniyet balosunu bir babanın, oğlunun smokinine asla bir çiçek takamayacağını düşünüp, üzülmesiyle başlattık. | TED | بدأنا الحفلة الموسيقية الراقصة بعدما سمعنا رثاء أب أنه لن يعلق أبدًا وردة على صدرية بدلة ابنه. |