Gerildim ve bir taşı atabildiğim kadar uzağa fırlattım sonra birden kendimi gölün içinde buldum, nefes alamıyordum. | Open Subtitles | وصلتُ هناكَ ورميتُ واحدةً بأقصى مايمكنني وعندها فجأة ، كنتُ تحت الماء ولم اكن اتنفس |
Yapmış olsam şimdiye kadar bulurduk. Dinle, ben işi batırıp yumurtayı fırlattım diye bu Kubbe'nin içinde ezilmeyeceğiz. | Open Subtitles | اسمعي، لن نُسحق عن طريق هذه القبّة لأنّي أخفقتُ ورميتُ تلك البيضة. |
Gary'ye rapor etmek için telefona gidiyordu ve tel zımbayı fırlattım. | Open Subtitles | لقد ذهبت إلى الهاتف لتقدّم بلاغ عنّا لـ(غاري). ورميتُ الدبّاسة عليها. |
Portakalı yıldızlara doğru fırlattım ve geri yere düşmedi. | Open Subtitles | ورميتُ البرتقالة في جهة النجوم ولم تسقط |
Bir an çok sinirlendim ve bilgisayarı duvara fırlattım. | Open Subtitles | أصبتُ بالإحباط ورميتُ به إلى الجدار. |