ve yunuslar çok beceriklidir. Bir uçtan bir uca sürükleyip bırakmaya bayılırlar. | TED | وهي ماهرة جداً بذلك، فهي تحب سحب الأعشاب ورميها من طرفٍ إلى آخر |
Betty'yi getirelim, sahneye fırlatalım, ve ne olacağına bakalım derim ben. | Open Subtitles | أظن أن علينا جلب بيتي ورميها تحت الأضواء لنرى ماسيحدث |
Evet, eskiden Lucas ve ben kötü bir gün geçirdiğimizde buraya gelip, çatıdan aşağı bunlardan atardık. | Open Subtitles | نعم ، انا ولوكاس اعتدنا على الصعود هنا ورميها على البعض في يوم سيء |
Ortadaki yakalayıcı bir çam kozalağı yakar ve sepetin üstünden atar. | Open Subtitles | يحاول الضاربون مسك كرة الصنوبر ورميها بالسلة |
Kalbim bir oyuncak gibi sana göre ve işin bittikten sonra fırlatıp atıyosun beni di mi? | Open Subtitles | تعتقد بأن قلبي مجرد لعبة يمكنك اللعب بها ورميها بعيداً ؟ |
Sağlıklı bir ağacı kesip içeri taşımak ve iki hafta sonra çöpe atmak dışında. | Open Subtitles | ماعدا قطع شجرة صحية وسليمة ورميها بعيداً بعد أسبوعين من قطعها. |
Demek ki uyuşturulmuş, bağlanmış bıçakla işkence edilmiş boğulmuş ve dışarıda poz verdirilmiş. | Open Subtitles | .. إذن ، تم تخديرها، وتقييدها .. وتعذيبها بالسكين وخنقها ، ورميها في الخارج |
Onu bir kenara fırlatacaksın ve bir sonraki güzel hatuna geçeceksin. | Open Subtitles | ورميها بعيدا، وكنت رمي نفسك على امرأة جميلة أخرى. |
Gömleğinizin altında ne varsa çıkarın ve duvara atın. | Open Subtitles | مجرد مزق بها من تحت قميصك ورميها على الجدار. |
Tankere dolduracağız ve cehenneme uçuracağız. | Open Subtitles | الحصول على الشاحنة , الناقلة ورميها إلى الجحيم |
Nükleer enerjinin güvenli ve karbonsuz olduğu kabul edilecek, uranyum madenlerinin korkunç kirli olduğu da ve o külüstür trenlere büyük miktarda toksik atık koyup onları kırsal alanlarda dolaştırmanın berbat bir fikir olduğunu da. | TED | تقبُّل أن الطاقة النووية آمنة وخالية من الكربون، وأن مناجم اليورانيوم قد تكون سيئة بشكل بشع وأن وضع كميات كبيرة من النفايات السامة داخل قطارات متهالكة ورميها في الأرياف هي فكرة مريعة. |
Dükkanların raflarındaki satılık eşyaları aşağıya çekemeyeceğiniz ve etrafa atamayacağınız öğretilirdi. Şimdi 3.veya 4. sınıf çocukları bana geldiklerinde, | TED | تعلمنا أن لا نأخذ المشتريات من الرفوف في المتجر ورميها بعيداً . الآن , عندما يصل الطلاب إلى الصف الثالث أو الرابع , |
- Elswenger topu yakalayabilirdi. ve fırlatabilirdi. | Open Subtitles | سوينجر يستطيع مسك الكرة ورميها |
Şu şeyleri çıkar ve pencereden at. | Open Subtitles | أخرج هذه الأشياء ورميها خارج النافذة |
Tuvaletlerdeki bokları temizlemede ve çöpleri alıp konteynere atmada çok iyisin. | Open Subtitles | -أنت جيد جداً في تنظيف الغائط من المراحيض وأخذ النفايات ورميها في الحاوية |
Bunlar galaksiden kopup gelen ve yıldızlararası uzaydan... fırlatılan yıldız sistemleridir. | Open Subtitles | وهذه هي أنظمة نجوم المجرة الحصول على الاندفاع... ورميها في الفضاء بين النجوم. |
ve kaçınılmaz bir biçimde önemsiz bir denemenin finansal eş değeri için en iyi ve en parlak yaklaşım-- bu durumda, inanılmaz ölçekteki ihtiyaç duyulan halkın parasını çok farklı çeşit bir deliğe savurmak. | TED | وعندما حدث ذلك .. فان الطريقة الوحيدة التي اقترحوها للحل لكي يعدلوا الانتعاش " الوهمي " الذي اعترى السوق هو اغراق السوق بكميات هائلة من اموال الشعب التي يحتاجها جداً ورميها في تلك الحفرة الاقتصادية |
Billy ceset kıyıya vurur diye korkmuş, kalanları alması için bir ortak bulmuş, ve kimsenin bakmayacağı bir yere attırtmış. | Open Subtitles | كان (بيلي) يخشى أن تظهر جثتها، لذا وظّف شريكاً لأخذ الرفات ورميها بالمكان الذي لن ينظر إليه أحد. |
Bir turşu fabrikasında çalışan bir arkadaşım vardı. salatalıklar taşıma bandından gelirlerdi ve onun işi güzel görünmeyenleri seçerek farklı şekillerde faydalanılabilmesi için üzerinde "çeşni" diye etiketlenmiş olan kutuya ezilerek sirke ile karıştırılması için atmaktı. | TED | لدي صديق يعمل في مصنع مخلّل والخيار يأتي نازلا عبر الحزام الناقل وكانت وظيفته التقاط الخيارات التي لا تبدوجيدة جداً ورميها في سلة مهملات مكتوب عليها "منكّهة"حيث تسحق وتخلط مع الخل وتستخدم في منافع أخرى |