Evet, adını duymuştum. Sorun çıktığını da duymuştum. | Open Subtitles | أجل، سمعتُ الإسم وسمعتُ بأنه كان هنالك مشكلة. |
- Bunu ilk konuşmanda zaten duymuştum. | Open Subtitles | سبق وسمعتُ كلّ هذا في إقتراحك الأصلي. |
İşe ihtiyacım vardı ve para kazanmak için bir yol olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | احتجتُ للعمل، وسمعتُ عن وسيلة لكسب مال، |
İşin aslı, Amerika'daki alıcıma bunları ulaştırmak için bir yol bulmalıyım, ve duyduğuma göre bu tür işlerin adamı sizmişsiniz. | Open Subtitles | أجل ، في الواقع لابد لي أن أجد وسيلة "لأعيدها إلى المشتري في "أمريكا وسمعتُ أنّكَ الشخص المناسب لهذا النوع من العمل |
Bunları daha önce duymuştum. | TED | وسمعتُ كل هذا من قبل. |
Aynı binada bir aileye dadılık yapıyorum ve Petersonlar'ın da bir dadı aradığını duymuştum. | Open Subtitles | أنا مربّية لعائلة في نفس المبنى، وسمعتُ أنّ عائلة (بيترسون) يبحثون عن مربّية |
Senin de vejetaryen olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | وسمعتُ بأنكِ نباتية |
Bir Petro lanetine ihtiyacım var, ve duyduğuma göre bu işte en iyi senmişsin. | Open Subtitles | أريد لعنة (بيترو) وسمعتُ أنّك الأفضل |
Bir Petro lanetine ihtiyacım var, ve duyduğuma göre bu işte en iyi senmişsin. | Open Subtitles | أريد لعنة (بيترو) وسمعتُ أنّك الأفضل |