"وصغيرة" - Traduction Arabe en Turc

    • ve genç
        
    • ufak
        
    • ve küçük
        
    • minik
        
    • ve ufaksın
        
    O, güzel olsun diye yaratılmamış sadece çocuk ruhunu koruyabilmek için nazik dürüst ve genç. Open Subtitles ليس من المهم أن تكون جميلة فقط لطيفة وصريحة وصغيرة بما فيه الكفاية لحمل الأطفال
    O adama asılıyor ve biliyorum ki çok güzel ve genç bir kız arkadaşı var. Open Subtitles ،إنها تغازل ذلك الرجل .. وأنا أعرف أن لديه حبيبة جميلة جداً وصغيرة جداً
    Aslında, sirkler vahşi hayvanları, ufak kafeslerde izole bir şekilde yaşamaya mahkum ediyorlar. Open Subtitles في جوهرها، السيرك يحكم على الحيوانات والتي بحكم طبيعتها البرية، أن تعيش في أقفاص منعزلة، وصغيرة جرداء،
    Bu saatin üzerinde ufak bir neodim mıknatısı olduğu ortaya çıktı, ve testlerimizin her biri bir şekilde metal içeriyordu. Open Subtitles وإتضح أن هذه الساعة مزودة بقطعة مغناطيس قوية وصغيرة وكل الإختبارات التي قمنا بها كان فيها قطعة حديد صغيرة
    Çözülmesi gereken büyük ve küçük sorunlar var çözmesi için bir başkasını bekleyemeyiz. Open Subtitles هنالك مشاكل كبيرة وصغيرة تحتاج إلى الحل ولا نستطيع الإنتظار ليحلها شخص آخر
    Sonra doğruca sana gelecek. -Seni minik düzenbaz. Open Subtitles يا إلهي , أنتِ مخادعة وصغيرة ألستِ كذلك؟
    Yaşlı ve ufaksın. Open Subtitles انت عجوز وصغيرة
    Çok güzel ve genç ama ben biraz daha farklı bir şey arıyorum. Open Subtitles إنها جميلة وصغيرة لكني أبحث عن شيء مختلف
    ve genç olmalı,yirmi Yaşındaymış gibi. Open Subtitles بمعدل جمال ،10 وصغيرة ،بعمر 20
    Çünkü çok güzel ve genç bir kadınsın. Open Subtitles ..وأنت شابة جميلة وصغيرة
    Çok güzel ve genç bir hanım. Open Subtitles إنها فتاة حلوة وصغيرة
    Devon'da karakolun yanında ufak bir stüdyo dairede kalıyorum. Open Subtitles إنّ ذلك لن ينجح , إني أعيشُ بشقةٍ ضيّقة وصغيرة
    Şöyle bir şey var, elimize geçmesi için ufak bir izinsiz giriş yapmamız gerekebilir. Open Subtitles الشيء هو، أننا قد نحتاج إلى ارتكاب وصغيرة قليلا كسر وإدخال - للحصول على أيدينا على ذلك.
    Gidip büyük ve ufak bavulu getirdim. Open Subtitles ذهبت وجلبت حقيبة كبيرة وصغيرة
    Kümeler içinde, çeşitli bölgelerde büyük ve küçük hücre toplulukları ve düzeni görüyoruz. TED ستلاحظون مجموعاتٍ وتكتلات من خلايا كبيرة وصغيرة في تجمعات وفي أماكن متفرقة.
    Eğer büyüme azalırsa, insani ilerleme risk altına girer, ayrıca siyasi ve sosyal istikrarsızlık yükselir ve toplumlar daha karanlık, kaba ve küçük hâle gelirler. TED إذا تراجع النموّ الإقتصادي، سوف ترتفع المخاطر السياسيّة وعدم الإستقرر الأمني، وستصبح المجتمعات باهتة، ورديئة وصغيرة.
    Berrak ve güzel her şeyi büyük ve küçük her canlıyı akıllı ve harikulade her şeyi her şeyi yüce bombamız yarattı. Open Subtitles كل الاشياء لامعة وجميلة كل المخلوقات عظيمة وصغيرة كُلّ الأشياء الحكيمة والرائعة
    Gidip baktım. Çok yüksekte ve minik bir pencereydi. Open Subtitles لقد دخلت والقيت نظرة، لقد كانت نافذة عالية وصغيرة جدا
    Aman Tanrım sen çok tatlı ve ufaksın. Open Subtitles ياإلهي، أنتِ جميلة وصغيرة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus