"وصلصة" - Traduction Arabe en Turc

    • sosu
        
    • soslu
        
    • sos
        
    • salsa
        
    • sosuna
        
    • püresi
        
    • beşamel
        
    • sosuyla
        
    • ve ketçaplı
        
    Dışarıda hiç siyah zeytin kalmamış, yani yeşillerden aldım ve soya sosu. Open Subtitles نفذ الزيتون الأسود من كل مكان لذلك جلبت زيتوناً اخضر وصلصة الصويا
    Sabun, güneş yağı ve domates sosu kokan birkaç metrekarelik bir alan. Open Subtitles تلك الأمتار المربعة التي تفوح منها رائحة الصابون وزيت السباحة وصلصة الطماطم
    Karemalı muzlarla ve fındıklı dondurmayla süslenmiş konyaklı frambuaz soslu bir çukulatalı sufle. Open Subtitles أفالورنا شوكولت سوفل مع توت وصلصة البراندي مخلوط مع موز الكارميلايزد وبندق الجيلاتو
    Yeah, cips içinde sos getirebilir mi ya da onun gibi birşey? Open Subtitles أجل ، وصلصة من أجل هذه البطاطا أو شيء كهذا
    Eh, ben de kesinlikle bu çantanın içinden cips ve salsa yemiyordum. Open Subtitles حسناً ، مؤكد أنني لم أكن آكل رقائق وصلصة من هذه الحقيبة
    Zavallı çocuk... Bütün gün ya helikoptere ya da domates sosuna baktı zaten. Open Subtitles ذلك المسكين لطوال اليوم وهو يراقب المروحيات وصلصة الطماطم
    Zorla ciğer ve elma püresi yedirdi. Open Subtitles وتجبرني على تناول الكبد وصلصة التفاح
    Domates, velute, holandez, espagnole, beşamel. Open Subtitles صلصة الطماطم، صلصة الهولندية، الصلصة الخل الصلصة البنيّة، وصلصة البيشاميل.
    Hardalı sola, ketçabı sağa, relish sosu da ortaya sık. Open Subtitles الخردل على اليسار وصلصة الطماطم على الحق، ونكهة طريق الوسط.
    Biraz kek ve çikolata sosu ister misin? Open Subtitles تُريدُ بَعْض كعكةِ الغذاءِ الملائكيةِ وصلصة شوكولاتية؟
    Her iki tarafına cipsleri ve ortasına da dip sosu koyuyorsun. Open Subtitles تضع رقائق البطاطس في الجهتين وصلصة التغميس في المنتصف
    Dilimlenmiş tatlı biberli Tempura'd Cod ve tartar sosu. Open Subtitles قدّ من التمبورة بفلافلِ جرسِ جولييند وصلصة طرطرية.
    Bende sadece bira ve ot var yani tek ihtiyacım bir sürü su ve tartar sosu içmek. Open Subtitles انها مجرد البيرة والأعشاب الضارة بالنسبة لي, لذلك كل ما أحتاج إليه هو مجموعة كبيرة من الماء وصلصة التارتار.
    Ketçap ile domates sosu arasındaki fark nedir? Open Subtitles إذًا، مالفرق بين الكاتشاب وصلصة الطماطم؟
    Ama ben Hindistan cevizli, kişniş otlu acı soslu taze kuşkonmazlı ve patatesli haşlanmış taze somon hazırladım. Open Subtitles لقد طبخت,سلمون طازج مع جوزة هند منعشة، كزبرة وصلصة فلفل حارِ، هليون , وبطاطا طازجة
    İki kızarmış tavuk alıp yanına soslu ekmek yaparım. Open Subtitles سأقوم بتجهيز زوج من المقليات وأعد لك بعضا من البسكويت الساخن وصلصة اللحم.
    Sokağın aşağısında çok hoş bir lokanta var et soslu, seversen. Open Subtitles بسكويت وصلصة اللحم، إن كان ذلك ما تودين ليس تمامًا
    Biraz daha salsa ve acı sos alabilir miyim? Open Subtitles نعم، أريد مزيداً من التحلية وصلصة حامضة وأخرى ساخنة؟
    İçinde Hindistan cevizi, kişniş otlu acı sos taze kuşkonmaz ve patates var. Open Subtitles لدي جوزة هند منعشة، كزبرة وصلصة فلفل حارِ، هليون , وبطاطا طازجة
    Yanında da patates ve sos olsun lütfen. Open Subtitles مع البطاطس وصلصة اللحم على الجانب ، من فضلك
    Zavallı çocuk... Bütün gün ya helikoptere ya da domates sosuna baktı zaten. Open Subtitles ذلك المسكين لطوال اليوم وهو يراقب المروحيات وصلصة الطماطم
    Somon köftesi, elma püresi, soğan. Open Subtitles فطائر السلمون وصلصة التفّاح والبصل.
    Lazanya için beşamel sosuna ve biraz daha ekmeğe ihtiyacımız var. Merhaba. Open Subtitles نحن بحاجة لخبز أكثر وصلصة بيضاء ، أهلاً
    Etli makarna sosuyla karışık tahıllı gevrek yiyebiliriz. Open Subtitles يمكننا أن نعد حبوب الجريش مخلوطة بنكهة اللحم وصلصة المعكرونة
    O sandaviç mi yumurta, domates , peynir ekstra tereyağ ve ketçaplı Open Subtitles ما هذا السندوتش؟ .بيض مع الجبنة وزبدة وصلصة طماطم

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus