Haftalar boyunca bir salda kalmış güneş onu kör etmiş, sırtı sakatlanmıştı. | Open Subtitles | وظلّ لأسابيع على قطعة من الخشب ووهج الشمس أفقده البصر, وظهره مكسور. |
Yüzü çıtaya doğru atlayarak, geleneksel binme yöntemiyle her bacağı geçirmek yerine, sırtı çıtaya doğru atladı. | TED | بدلاً من أن يقفز ووجهه مواجه للحاجز، ورفع كل ساق باستعمال أسلوب الرافعة التقليدي، فإنه قفز وظهره مواجه للحاجز |
-Hastanede sırtı kırık bir şekilde yatıyor. | Open Subtitles | إنه الآن فى المستشفى وظهره مكسوراً محزن جداً |
- Flynn boynunu ve sırtını incitmiş. | Open Subtitles | (Flynn-فلين) آذى رقبته وظهره |
- Flynn boynunu ve sırtını incitmiş. | Open Subtitles | (Flynn-فلين) آذى رقبته وظهره |
Egzersiz yaparak başladık; Onun için biraz zorluydu Markete gitmek, AVM'ye, restorana gitmek kapıya arkası dönük oturmak, | TED | وهكذا بدأنا بإعطائه التدريبات، بالنسبة إليه، تدريبات تحدي: الذهاب إلى محل البقالة، والذهاب إلى مركز التسوق، والذهاب إلى المطعم، والجلوس وظهره مواجه الباب. |
Kurban arkası dönük not yazmakta. | Open Subtitles | والضحية يكتب الرسالة وظهره له |
Monroe da pilates yapıyor ve sırtı ağrımıyor, değil mi? | Open Subtitles | مونرو يقوم بأداء البيلاتيس وظهره لا يؤلمه، صحيح؟ |
Senin gibi, sırtı çite dönük dururken. | Open Subtitles | وكان واقفا مثلك, وظهره الى السور |
Kurbanın sırtı sanığa dönüktü. | Open Subtitles | الضحيه كان جالسه وظهره ناحيه المعتدي |
Dünya aniden benim kolum ve onun sırtı arasında daraldı. | Open Subtitles | العالم ضاق فجأة واصبح بين ذراعي وظهره |
Göğsü, ...sırtı. | Open Subtitles | صدره وظهره |
Sadece sana arkası dönük bir benzinci. | Open Subtitles | فقط يملء بالوقود, وظهره إليك |