Çoğunuz gibi, ben de bu hastalıkla çoğu arkadaşımı ve ailemi kaybettim. | TED | مثل الكثيرين منكم، فقد فقدت كثيراً من أصدقائي وعائلتي بسبب هذا المرض. |
Hayatım boyunca burada yaşadım. Adımı ve ailemi düşünmek zorundayım. | Open Subtitles | انا عشت هنا طوال حياتي لدي اسمي وعائلتي لأفكر بشأنهم |
Fakat aynı anda arkadaşlarım ve ailemle de sürekli irtibatta kalabiliyorum. | TED | ولكنها في ذات الوقت تبقيني على اتصال بأصدقائي وعائلتي. |
Mutlu bir çocukluğum vardı, ta ki ailemle pazar alışverişindeyken gökten üstümüze bir bomba düşene kadar. | Open Subtitles | انها كانت سعيدة حتى سقطت قنبلة من السماء وسوت البازار الذي كنت فيه انا وعائلتي بالارض |
Çıktığımda biri bana saldırdı. Bana ve aileme zarar vereceklerini söyledi. | Open Subtitles | أحدهم هاجمني عندما خرجت من السجن قال أن أناس سيآذونني وعائلتي |
Babam ve ailemin onuru lekelendi ve acımasızca öldürüldüler, Balhae kraliyet ailesi tarafından. | Open Subtitles | أبي وعائلتي قد غدروا بهم وقتلوا بقسوة من قبل العائلة الملكية لبلهاي |
Hava yastığı açıldı. Bebeğimi ve ailemi kontrol edemez misiniz? | Open Subtitles | الأكياس الهوائية شغلت، إذا أمكنك فقط الإطمئنان على طفلي وعائلتي |
Küçük ama anlamlı bir yol ile beni, hakikatimi ve ailemi savundu. | TED | وبطريقة صغيرة معبرة، دعمتني ودعمت أصالتي وعائلتي. |
Çin'de okumak için burs kazandığımda hayatımı ve ailemi arkamda bırakarak Şanghay'a yerleştim. | TED | لذلك عندما تحصلت على منحة جامعية للدراسة في الصين، تركت حياتي وعائلتي ورائي وانتقلت إلى شنغاي، |
Kimsenin kanunları beni ve ailemi öldürmek için kullanmasına izin vermem. | Open Subtitles | لن أدعهم يستخدمون القانون لقتلي وعائلتي جون |
Ülkemi ve ailemi korumak benim için bir şereftir. | Open Subtitles | انه شرف لحماية بلادي وعائلتي لذا، أنت ستموت من أجل الشرف |
aa, ailemle ilgili bazı şeyler var ve gerçekten gitsem iyi olur. | Open Subtitles | هناك أمور مع والداي وعائلتي ربما يجب ان اذهب |
- Ben Bart. - Ben de Bashir. ailemle buraya yeni taşındık. | Open Subtitles | انا بشير انتقلت وعائلتي من الاردن مؤخراً |
Kendi ailemle senin ailen arasında seçim yapmam istendi. Seçeneklerim bunlardı. Kendiminkini seçtim. | Open Subtitles | خُيّرتُ بين عائلتك وعائلتي كان ذلك خياري، فاخترتُ عائلتي |
Arkadaşlarıma ve aileme daha yakın olduğumu hissediyorum. | TED | أشعر بأنني أصبحت أقرب لأصدقائي وعائلتي. |
Kültürümle bağlantılıydı, toplumuma, halkıma aileme saygı duyuyordu. | TED | لقد كانت ملائمة ثقافياً، احترمت مجتمعي، جماعتي وعائلتي |
Bunu dostlarım ve ailemin bir evi olmasını garanti altına almak için yapıyorum. | Open Subtitles | أفعل ذلك كي يحصل أصدقائي وعائلتي على موطن |
Ama o anda şanslı ve memnun hissediyordum çünkü yeteneklerimi evimin ve ailemin rahatlığıyla geliştirebiliyordum. | Open Subtitles | لكن الآن , ابدو محظوظاً وراضياً لأنني أحب أن تتطور هداياي بينما استمتع براحة بيتي وعائلتي |
Bir anlaşma yaptık. Eğer benden ve ailemden uzak durursan seni öldürmeyecek. | Open Subtitles | لَنْ يَقْتلَك إذا بقيت بعيداً عني وعائلتي |
Arkadaşlarım ve ailem benimle konuşmak için tepedeki yerlerinde hazırdılar. | TED | كان أصدقائي وعائلتي متأهبون في أماكنهم ليشجعوني على صعود ذلك التل. |
ailem ve ben daha hafif ve taşıması benim için daha kolay olacak bir trampet düzeneği tasarlamak için bir mühendisle birlikte çalıştık. | TED | لذلك عملت أنا وعائلتي مع أحد المهندسين لتصميم الطبلة و الحمالة و التي من شأنها أن تكون أخف وزناً و يكون حملها أسهل. |
Ya ailem? | Open Subtitles | وعائلتي |
Arkadaşlarımın, Ailemin ve iş yerindeki insanların hakkımda ne düşünecekleri konusunda endişeliydim. | TED | أقلقني أمر أصدقائي وعائلتي وزملاء العمل ورأيهم في. |
Ve Benim ailem bu oyunu oynamama yardım edemeyecek kadar fakirdi. | TED | وعائلتي كانت فقيرة جداً لدرجةٍ لم أستطع معها أن ألعب دوراً تجاه ذلك. |