Bu adam, sokaktaki "güzele" gelmiş ve ona giysilerine ve alışveriş sepetine karşılık devekuşu vermeyi sunmuş. | Open Subtitles | الجميل الذي بالخلف, يدّعي أن هذا الرجل جاءه بالشارع. وعرض عليه مبادلته ملابسه وعربة تسوقه مقابل نعامة. |
Leo, Vega'yı aramış, ona mesaj bırakmış ve bir teklif yapmış. | Open Subtitles | (ليو) اتصل بفيجا وترك له رسالة وعرض عليه عرضًأ |
D. Ed'in ne kadar kötü anlaştığından bahsedip ona çaylakları karşılama işi vermiş. | Open Subtitles | (لقد شعر (دي) بالسوء حيال الإخفاق الذي حل بـ(إيد وعرض عليه فرصة لرؤية وتحية الناشئين |
"...ona bir havuç teklif etti." yazmıyor mu? | Open Subtitles | "وعرض عليه جزرة"؟ |
ve ona restorantta iş teklif etti... | Open Subtitles | وعرض عليه عمل في مطعمه... |
Yaşlı adam ona içtiğinden bir kupa vermiş. | Open Subtitles | ... وعرض عليه كأس شراب من |