Fosil yakıt enerjisi ve büyük ölçekli üretimin yerine, yenilenebilir enerji ağları, dijital platformlar ve 3D matbaaya sahibiz. | TED | وعوضًا عن الوقود الإحفوري والصناعات العملاقة، لدينا شبكات للطاقة المتجددة، ومنصات إلكترونية، وطباعة ثلاثية الأبعاد. |
Ve biz beş kişilik bir grup olmak yerine bir topluluk organizasyonuyla anlaştık ve yirmi beş kişilik bir grup oluşturduk. | TED | وعوضًا عن المجموعة من 5 أشخاص انتهى بنا الأمر بالمشاركة مع منظمة اجتماعية وإنشاء مجموعة من 25 فرد |
Eğer sağlıklı bir hararetli ortamsa ihtiyaç duyulan, fikir paylaşımı yerine bir geceliğine hikâye paylaşımı denenebilir. | TED | إذا كان توفير الأُلفَة جزءًا منها، فعليك أن تحاول في مساء ما إيقاف الآراء، وعوضًا عن ذلك استدرجْ الحكايات. |
Bu yüzden, en iyi ve parlak yeteneklerimizi kaçırmak yerine onları Afrika'da destekliyor ve sahipleniyoruz. | TED | إذن وعوضًا عن تصدير الأفضل والألمع خارج أفريقيا، فنحن نرعى وندعم المواهب المحلية في أفريقيا. |
Katilin peşine düştük ama onun yerine gecenin bir yarısı sopayla amatör uyuşturucu taciri avlıyoruz. | Open Subtitles | إنّا نطارد قاتلًا، وعوضًا عن هذا نجد مروّجَ مخدّراتٍ هاويًا. |
Ama bunun yerine biz idam beklemesine göz yumacağız. | Open Subtitles | وعوضًا عن ذلك سنجعلهُ يتعفنُ .بالسجن ومحكومٌ عليهِ بالإعدام |
Ve ona bunu daha nazik bir şekilde söylemek yerine ve daha sakin bir karar vererek babanı daha çok incitirdin. | Open Subtitles | وعوضًا عن إخبارهِ بهداوة ،وإتخاذُ القرار على يسر .تجرحُ والدكَ أكثر حتّى |
Hâlbuki onun yerine cerahatli bir yara ile soğukta üşüyorsun. | Open Subtitles | وعوضًا عن ذلك، ها أنتَ هنا فِي عِزّ البرد وفِي جِسمك جُرحٍ نازفٍ. |
Bunun yerine onun katili Dört Diyar'da özgürce at koşturuyor. | Open Subtitles | وعوضًا عن ذلك، فإذا بقاتله يجوبُ الأراضي الأربع طليقًا. |
Şimdi, bunu bir yanlış yönlendirme gibi yapmak yerine bir kenara atarak, yerine odaklanmak için seçtiğim şey Frank. Kafanızın içindeki Frank'i kandırabilmek için -küçük güvenlik görevliniz- dış duyularınıza odaklanmak yerine kısa bir an için onu ele geçireceğim. | TED | وعوضًا عن استخدام التضليل وحرف نظركم أحاول التركيز على فرانك وأتلاعب بهذا الحارس الموجود في أذهانكم وبدلًا من التركيز على الحواس الخارجية أدفع فرانك إلى التركيز على الجانب الداخلي |
Yetişkinler, hadi çocuklarımızı geleceğin vatandaşları olarak düşünmeyi bırakalım ve yerine, onları bugünün vatandaşları olarak değerlendirmeye başlayalım. | TED | لذا، أيّها البالغون، دعونا نتوقف عن التفكير بأطفالنا كمواطنين مستقبليين وعوضًا عن ذلك، لنبدأ تقديرهم لما هم عليه اليوم. |
Bu nedenle manevi yolculuğa çıkmaya karar verdiğimde, belirli yerlerden uzak durmaya ve büyük dinlerin hepsini elemeye karar verdim. Bunun yerine kıyıda köşede kalmış medyumlara ve manevi şifacılara ve "Tanrı" adamlara bakacaktım. | TED | لذا اتخذت بذلك الوقت قرار أنه وخلال رحلتي الروحانية، سأتجنب الأماكن الشهيرة وكذلك الديانات الأكثر انتشارًا وعوضًا عن ذلك، أتعمق في الهوامش الروحانية للوسائط والمعالجين بالإيمان ورجال الرب. |
Hükümetin gücünü yönetilenlerin fikir birliğinden aldığını unutan ve bunun yerine kendi özel çıkarlarının peşinde koşan başkan ve kongreden geri almayı istiyoruz. | Open Subtitles | نريد أن نستعيده من سُلطة الكونجرس والرئيس الذين تناسو أن الحكومة تستمدُ قوتها من موافقة المحكومين وعوضًا عن ذلك يقومون بتقديم المصالح الخاصة ومعاونة الشركات |
Avro bölgesinde kriz ve bölünmeler yerine bugün Doğu ve Batı ayrımı olmayan gerçek Avrupa'ya doğru biz büyük bir adım atıyoruz. | Open Subtitles | اليوم، نولي الأدبار أزمات وانقسامات منطقة أوربا وعوضًا عن ذلك نخطو خطوة عملاقة نحو أوربا الحقيقية حيثما لافرق بين الغرب والشرق |
O yüzden bunun yerine... | Open Subtitles | لذا وعوضًا عن ذلك... |