O halde bu fotoğraf kadının öldüğü gün çekilmiş olmalı. | Open Subtitles | إذاً، هذه الصورة ربما إلتقطت في نفس يوم وفاتها ؟ |
Onun öldüğü gün ya da öldüğü o anda, İngiltere'de bir çeşit duraksama oldu, ve insanlar, bir kitle halinde, onun yasını tutma kararı aldılar. | TED | كان هناك نوع من الركود التام في بريطانيا ذلك اليوم أو في لحظة وفاتها و قرر الناس الحزن على وفاتها بطريقة جماهيرية |
Dediklerine göre ölüm sebebi şu iğrenç adammış. Kadını dövmüş. | Open Subtitles | يقولون أن زوجها, هو من سبّب في وفاتها, لأنه يضربها |
Bir şey söylemedim çünkü öldükten sonra adını lekelemek istemedim. | Open Subtitles | لم أقل شيئا لأنني لم أرد تشويه سمعتها بعد وفاتها |
Annesinin ölümü, müstakbel Kral'ın ruhunda kalıcı travmalar bıraktı. | Open Subtitles | لقد تركت وفاتها أثراً في نفسية الملك المستقبلي. |
Bu kardeşi, o öldüğü gün onun izinden gideceğine yemin etti. | Open Subtitles | .. هذا الأخ الذي في يوم وفاتها أقسم لله أن يسير على خطاها |
Babam, bunun annemden kaynaklandığını ve öldüğü güne kadar da beni bozup çürüttüğüne inanıyor. | Open Subtitles | يعتقد أنه انتقل إلي من والدتي معكراً حياتي به حتى يوم وفاتها |
Mösyö Colin... öldüğü akşam Matmazel Celia'yla birlikteydiniz, değil mi? | Open Subtitles | سيد "كولين" هل كنت مع "سيليا" في ليلة وفاتها ؟ |
Bence öldüğü gece bir hap aldı ve o haptaki zehir yavaşça yayıldı ve onu öldürdü. | Open Subtitles | ولكنى مؤمن انه فى ليلة وفاتها قد تناولت ايضا كبسولات الكبد .. , والذى خرج منها بطيئا وقتلها |
Kadının öldüğü geceki koşulları yeniden yaratıyor. | Open Subtitles | إنه يعيد خلق الظروف التي حدثت ليلة وفاتها في البحيرة |
Kesin ölüm nedeni bilinmemekle birlikte, ...bir kayaya tırmanmaya çalışırken düştüğü sanılıyor. | Open Subtitles | على الرغم من أن الظروف الدقيقة تضل وفاتها غير معروفة . يعتقد أنها سقطت , أثناء محاولة تسلق الصخور |
- Bu da ölüm belgesi. - Salinas'dan ne haber? | Open Subtitles | هنا هل فاكس شهادة وفاتها ماذا عن ساليناس؟ |
Herkese veda etmiş ve öldükten sonra da onlarla ilgileneceğini söylemiş. | Open Subtitles | قالت الوداع لها، وقال لهم وقالت انها سوف ترعاهم بعد وفاتها |
öldükten sonra, annemin götürüldüğü morgda çalışmak mı? | Open Subtitles | أن تعملى بنفس المشرحة , حيث أُحضرت والدتنا إليها بعد وفاتها ؟ |
ölümü çok ani olmuş ve hiçbiriniz evde değilmişsiniz, | Open Subtitles | وفاتها كانت مفاجأة و أن لا أحد منكم كان بالمنزل |
Ve sonra Frances teyzem öldü, ve ölmeden önce... ...bagel ekmeğinin karşılığını Sweet'n Low marka tatlandırıcı ile ödemeye çalışmış. | TED | ثم توفت عمتي فرانسيس، وقبل وفاتها كانت قد حاولت أن تدفع بعبوة حلوة منخفضة السعرات الحراريه لكعكها. |
O şahıs neler bildiğini bize anlatmazsa, kadının ölümünün siyasi olduğunu, ve bir Polonya direnişi üyesince öldürüldüğünü, suç ortağı olduğunuzu varsayacağız. | Open Subtitles | لو لم يخبرنا هذا الشخص بكل ما يعرفه فسوف نفترض أن وفاتها سياسية و أنها قد قتلت بواسطة شخص له خلفية بولندية |
Rita öldüğünden beri yaptığını gördüğüm ilk insanca şeydi bu, Dexter. | Open Subtitles | هذا هو التصرف الإنساني الأول الذي رأيتك تقوم به منذ وفاتها |
20 yıl önce ölmüş olmasına rağmen hala her gün annemi düşünüyorum. | Open Subtitles | مازلت أذكر أمي تقريبا كل يوم بالرغم من وفاتها منذ أكثر من 20 عاما |
Kızın ölümüne yolaçacak sıradışı bir şey yaptığına ilişkin hala kanıt yok. | Open Subtitles | لا يوجد دليل فعلت أي شيء خارج عن المألوف أدت إلى وفاتها. |
Basın, onun ölümünü, bana göre, oldukça müstescen yönlerden ele aldı, bedeninin hangi parçasında hangi damar kalmıştı gibi, | TED | كتبت الصحافة عن وفاتها بصورة اعتبرها اباحية حيث كانت في الصميم كتمثيل جسدي |
Uyuşturucuları görüp aşırı dozdan öldüğünü anlamadan önce canlandırmaya çalışmıştım. | Open Subtitles | لم أرَ المخدّرات وأدرك وفاتها بجرعة زائدة حتّى قمتُ بإنعاشها |
Bekar, hayatı zalim annesi tarafından çizilmiş, annesi öldüğünde o da sizin yaşınızdaymış. | Open Subtitles | لقد حصلت أمه المستبده على شهاده جامعيه حتى وفاتها وهو تقريبا فى سنك |
Annem biliyorduysa bile, ölene kadar sakladı. | Open Subtitles | إذا عرفت أمي بذلك، لكان أدّى إلى وفاتها. |
Yalnız bu çürük, ölümden önce oluşan bir yarayla tutarlı. | Open Subtitles | هذه الكدمة، على أية حال، متّسقة مع إصابة قبل وفاتها. |
Ve benim profesyonel fikrimce bu hastanın ölümüyle sonuçlanan krize yol açtı. | Open Subtitles | وبحكم عملي ، برأي سببت لها الأزمة التي أدت الى وفاتها |