"وفي أماكن" - Traduction Arabe en Turc

    • yerlerde
        
    • yerlerinde
        
    Silikon Vadisi gibi yerlerde, durum o kadar da iyi değil. TED وفي أماكن مثل وادي السليكون فليس الوضع أحسن.
    Maryland gibi diğer yerlerde, kökensel atanın ne olduğu bulunmaya çalışılıyor. TED وفي أماكن أخرى، مثل ولاية ماريلاند، انهم يحاولون معرفة ما هو سلف البدائيات.
    Böyle yerlerde, Will aksetmiş gibi hissetmiyor; Open Subtitles وفي أماكن كتلك، إنه لا يعكس ما يرى فحسب،
    Birden okullarda ve iş yerlerinde konuşmaya değer bir konu haline geldi. TED فجأة، لقد أصبح موضوع يستحق المناقشة في المدارس وفي أماكن العمل.
    Sağlık hizmetinde değeri ölçerek, sadece masrafları değil hasta için önemli sonuçlara da bakarak, hastanede ve sağlık hizmetinin diğer yerlerinde personeli bir sorun değil ama çözümün önemli bir parçası yapacağız. TED عن طريق قياس القيمة في مجال الرعاية الصحية، وهذا ليس فقط التكاليف لكن نتائج هذه المسألة للمرضى، ونحن سوف نجعل الموظفين في المستشفيات وفي أماكن أخرى في نظام الرعاية الصحية ليس مشكلة ولكن جزءاَ هاما من الحل.
    Bazı yerlerde asiller, aşağı tabakadan rahatsız olurken bazı yerlerde de kadınlar ve çocukların, tecavüz edilip öldürülmesi rahatsızlık uyandırıyor. Open Subtitles في بعض الأماكن الأغنياء يكون لديهم آسى أكثر من الفقراء وفي أماكن أخرى، الاغتصاب وقتل النساء والأطفال يعتبر مكروهًا
    Ve HSBC, HSBC'nin Sarawak ve başka yerlerde... ...bu yıkımın bir kısmından sorumlu olan... ...bölgenin en büyük kerestecilik şirketlerine... ...parasal kaynak sağladığını biliyoruz. TED واتش إس بي سي، حسنا، نحن نعرف أن يتكون إتش إس بي سي أكبر شركات قطع الأشجار في المنطقة التي كانت مسؤولة عن بعض من هذا التدمير في ساراواك، وفي أماكن أخرى.
    Bu konuda hepimiz eğer bir şeyler yapmazsak, bu sorunun cevabı, kimlerin dahil olduğu ve... ...aslında ne olduğu muhtemelen... ...Britanya Virjin Adaları'nın gizli şirket kayıtlarında... ...ve başka yerlerde kilitli kalacak. TED حسنا، الإجابة على هذا السؤال، والذي شارك حقاً، وما حدث بالفعل، جيدا لهذا يذهب أن المحتمل أن تظل حبسهن في سجلات الشركة السرية لجزر فرجن البريطانية وفي أماكن أخرى ما لم نفعل كل شيء حول هذا الموضوع.
    Dünyanın arıların olmadığı köşelerinde ya da arılar için cazip olmayan bitkilerin dikildiği yerlerde, insanlar polen taşıma işini elle yapmak için ücret alıyor. TED وفي أماكن في العالم حيث لا وجود للنحل، أو حيث لا تقدر النباتات المهتلفة على جذبه، يتم استئجار عمال ليقوموا بعملية التلقيح يدويا.
    Ve Avrupa gibi yerlerde, bu daha adaletli olabilir, ABD'ye göre biraz daha iyi beslenip biraz daha iyi giyiniyor bile olabiliriz, ancak sorun bu lanet kamu sektörü. TED وفي أماكن مثل أوروبا، قد يكون الأمر أكثر إنصافاً، قد نرتدي ملابس أفضل ونأكل أفضل من الولايات المتحدة، ولكن المشكلة هي هذا القطاع العام التافه.
    Dolayısıyla, burada da, başka yerlerde kutlanacak çok insan var. TED يوجد الكثير من النماذج هنا في TED وفي أماكن أخرى، لنحتفي بها،
    Sivil Haklar Hareketi, Irkçılığa Karşı Hareket ve daha yenilerde Gey ve Lezbiyen Hakları Hareketi burada Amerika'da ve başka yerlerde. TED حركة الحقوق المدنية والحركة ضد التمييز/الفصل العنصري، وفي الآونة الأخيرة، حركة حقوق المثليين هنا في الولايات المتحدة وفي أماكن أخرى.
    Ayrıca bir sorun daha var ki her hafta kliniğe giderek ilaçlarınızı almanız gerekiyor. Sahra altı Afrika ya da TB'nin yaygın olduğu diğer yerlerde zorlu ve yavaş toplu taşıma araçlarıyla oldukça uzak yerlere, muhtemelen yetersiz bir kliniğe gitmekten söz ediyoruz. TED وأيضاً هذه مشكلة لأنه يجب أن تعودوا إلى المركز الطبي تقريباً كل أسبوع لجلب المزيد من حبوب الدواء، وأيضاً في جنوب الصحراء الأفريقية وفي أماكن أخرى حيث يعتبر السّل شائع، الآن نتكلم عن مكان بعيد جداً، وأخذ مواصلات بطيئة وصعبة، ربما العيادة ليست فعّالة.
    Bügün, Silikon vadisinde ve başka yerlerde ki insanlar Hindistan Teknoloji Enstitüsünden bahsederken, Masacusest Teknoloji Enstitüsü (MIT) için kulandıkları saygı çizgisindeler. TED اليوم، الناس في وادي السيليكون التقني وفي أماكن أخر يتحدثون عن IIT، المعهد الهندي للتقنية بنفس التبجيل الذي كان يتردد عن MIT معهد ماساتشوستس للتقنية.
    Madrid'de mi? Başka yerlerde de. Open Subtitles وفي أماكن أخرى
    Jaynes bu tezini şuna dayandırıyordu: Bu kitaplarda anlatılan ilk insanlar, mütemadiyen farklı geleneklerde ve dünyanın farklı yerlerinde tanrılardan ya da ilham perilerinden geldiğini hissettikleri sesler duyuyor ve itaat ediyormuş gibi davranışlar sergiliyordu, TED وقدم هذا الادعاء استنادا إلى حقيقة أن أول البشر والذي تم وصفهم في هذه الكتب تتصرف وعلى شكل متناسق، في تقاليد مختلفة وفي أماكن مختلفة من العالم، كما لو كانوا يسمعون ويطيعون الأصوات والتي كان باعتقادهم أنها من الآلهة، أو من مصادر الوحي...

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus