Önce özünü öğrenirim, tekrar, tekrar prova ederim Ve sonunda anlarım. | Open Subtitles | أتعلم الأساسيات، تم أتدرب عليها مراراً وتكراراً، وفي الأخير أحفظها. |
Ve sonunda, tüm bunların sonunda sırf hamileyim diye tekrar beraber olamayız. | Open Subtitles | وفي الأخير, بعد كل ذلك لا يمكن أن نعود لبعضنا فقط لأني حامل |
Gücün varmış gibi sahte bir inançla küstahlaşacak Ve sonunda öleceksin. | Open Subtitles | إذ سيعتريك الغرور إثر اعتقاد زائف بكونك تملكين قوّة وفي الأخير ستنتهين للموت. |
Bu insanları seyrediyordum, gelip önüme oturdular, ama bu pozisyona gelmek için saatlerce, saatlerce ve saatlerce beklemek zorundaydılar Ve sonunda oturdular. | TED | كنت أشاهد هؤلاء الأشخاص، كان من الممكن أن يأتوا ويجلسوا أمامي، ولكن كانوا ينتظرون لمدة ساعات وساعات وساعات للجلوس في هذا المكان، وفي الأخير يجلسون. |
Aslında tansiyon o kadar yüksek, baskı o kadar yoğun, terörizm o kadar yaygındı ki Rosa Parks ve kocası işini kaybetti, iş verilmeyen kişiler oldular Ve sonunda Güney'i terk edip taşınmak zorunda kaldılar. | TED | في الحقيقة، هناك الكثير من التوتر، هناك الكثير من الضغط، هناك الكثير من الإرهاب، فروزا باركس وزوجها، فقدوا وظائفهم، وأصبحا عاطلين عن العمل وفي الأخير كان عليهما الرحيل والتوجه جنوبًا. |
Ve sonunda en çok Ohio'yu sevdiğimize karar verdik. | Open Subtitles | وفي الأخير قررنا أننا نحب أوهايو أكتر. |
Ve sonunda farkedersin ki bunların hepsini tek bir şeyle değişebilirsin; | Open Subtitles | وفي الأخير تتبّين انك ستبدّل كل هذا |
Öğle yemeğinde iyice sarhoş oldu Ve sonunda Joan Collins'e döndü. | Open Subtitles | في الغذاء أصبحت تثمل وتثمل وفي الأخير أصبحت (جوان كولينز) |