Ama Ruslar orada, burada, her yerde bizi kontrol ediyordu. | Open Subtitles | لكن الروس كانوا يفتشونا هنا وهناك وفي كل مكان بإستمرار |
Gittiğimiz her yerde, insanların sadece tekerlekli iskemlede zavallı bir kız gördüğünü fark ettim. | TED | وفي كل مكان ذهبنا إليه أدركت أن الناس يرون فقط فتاة مملة على كرسي متحرك |
Bugün, birkaç kişi ve ben profesyonel olarak bu ormanları yapıyoruz, herhangi bir yerde ve her yerde. | TED | أنا بمساعدة البعض نقوم بزراعة هذه الغابات زراعة احترافية في أي مكان وفي كل مكان. |
Şimdi enstitümü Brezilya'da yapıyorum, sonra Avustralya'da olacak, sonra buraya geliyor, Kanada'ya ve her yere. | TED | حاليا، أقوم بتشييد معهدي بالبرازيل، ثم سيكون ذلك بأستراليا، ثم هنا، إلى كندا وفي كل مكان. |
Bu berbat sorunların olduğu her yere gidiyorum. | TED | وفي كل مكان توجد هذه المشاكل المفزعة. |
Ve heryer Çince işaretlerle dolu -- heryer, hep aklımızda olsun diye. | TED | وفي كل مكان كانت الرموز الصينية . في كل مكان ، تذكير دائم . |
Ve gittiği heryerde bu yabancı insanlarla buluştu. | Open Subtitles | وفي كل مكان ذهب كان هذه الاجتماعات مع الناس غريبة. |
anlamı bu değil. İşte bu yüzden İngiltere ve başka yerlerde ünlü beraat davaları olmuştur. | TED | وكانت هناك حالات طعن تم الإحتفاء بها في بريطانيا وفي كل مكان بسبب ذلك. |
Fakat iyi haber şu ki ucuz, dayanıklı, uyumlu ve her yerde olan başka bir şey daha var. | TED | لكن الخبر الجيِّد هو أن هناك شيء آخر رخيص ومتين وقابل للتكيف وفي كل مكان. |
Karada, denizde, İtalya'dan başka her yerde taç giyecekmiş başına. | Open Subtitles | فيلبس تاجه في البحر والبر، وفي كل مكان عدا هنا في إيطاليا |
her yerde Camilla'yı aradım ve baktığım her yerde tüm yüzler benimkine benziyordu. | Open Subtitles | ،بحثت عن كاميلا في كل مكان وفي كل مكان أبحث كل الوجوه تبدو كوجهي |
Her gün birlikte olduğumuz her yerde seninle karşılamak ne büyük bir rastlantı. | Open Subtitles | كم هو مفاجئٌ عدد المرات التي أصادفكَ فيهـا طوال اليوم وفي كل يوم وفي كل مكان نتواجد به سويةً |
"İnsan özgür doğar, Ancak her yerde kelepçelidir." | Open Subtitles | يولد الرجل حراً وفي كل مكان هو في الأغلال |
Ağaçlar az her yerde Skaklar yabancılarla dolu. | Open Subtitles | الأشجار جرداء ، وفي كل مكان تمتلئ الشوارع بالغرباء |
Annemin bana yazdığı cinsten mektupları yabancılara yazdım ve şehrin dört bir yanına onlarcasını bıraktım. her yere bir tane bırakıyordum, kafelere, kütüphanelere, BM merkezine, her yere. | TED | قمت بكتابة رسائل مماثلة لتلك التي كانت أمي تكتبها لي لأنشخاص غرباء، ثم قمت بدسها جميعها في أنحاء المدينة عشرات العشرات من الرسائل وقمت بتركها في كل مكان في المقاهي والمكتبات، ومباني الأمم المتحدة، وفي كل مكان |
Videoyu YouTube'a, Facebook'a, her yere koyacağım. | Open Subtitles | سأضع الفيديو على (يوتيوب ، فيس بوك), وفي كل مكان |
Baktığım heryer harika anılarla dolu. | Open Subtitles | وفي كل مكان أبحث عن الذكريات العظيمه. |
Facebookda, heryer de var. | Open Subtitles | على الفيسبوك, وفي كل مكان. |
Sen küçük kötü bişeysin, değil mi? Oh, sert seversin ve heryerde seversin. | Open Subtitles | انت قذرة صغيرة اليس كذلك انت تحبينه قاسيا وفي كل مكان |
Ve gittiğin heryerde, sınıfların ve çalışma salonlarının içinde bile bir şekilde insanlar eğlenmenin yolunu buluyorlar. | Open Subtitles | وفي كل مكان تذهب إليه، حتى داخل الأقسام وأماكن الدراسة، الناس تجد طريقة للإستمتاع. |
Son 10 yılda, dünyanın farklı yerlerine gittim. İktisatçılarla, bilimcilerle, sinirbilimcilerle, çevrecilerle, felsefecilerle, Himalayalar'da ve başka yerlerdeki düşünürlerle buluştum. | TED | و على مدى 10 سنوات مضت، طُفْتُ العالم و التقيت اقتصاديين، وعلماء، وعلماء أعصاب، متخصصين في البيئة، و فلاسفة، و مفكرين في جبال الهيمالايا، وفي كل مكان. |