ve dedi ki, "İşte iki nokta arasındaki en yakın mesafe budur." | TED | وقال لي .. هذه هي اقصر مسافة بين نقطتين .. |
Konuşmaya başladık ve dedi ki -- Ona ne yaptığımı söyledim, ve çok mühim bir şeymişçesine New York'ta Bağımsız Diplomat'ı kuracağımı söyledim. | TED | ومن ثم بدأنا نتحدث .. وقال لي .. اخبرته ماذا سوف افعل واخبرته افكاري وانني سوف اقوم بتاسيس دبلوماسية مستقلة في نيويورك |
bana dedi ki, "Sizden rica ediyoruz, kameraları kapatmayın. | TED | وقال لي: أناشدكم أن لا توقفوا كاميرات التصوير، |
Bana dedi ki: "Emmerson, şuna bak. Beni arayan insanlar varmış." | Open Subtitles | وقال لي " اميرسون ، أنظر لهذا " إنهم يبحثون عني |
Bu sabah Charles'i aradım ve bana telefonu kapatmadan önce boşanacağınızı söyledi. | Open Subtitles | إتّصلت بتشارلز هذا الصباح وقال لي قبل أن يقفل الخط بأنّكم ستنفصلون |
Yere baktı ve küçük bir kızının olduğunu, henüz yeni doğduğunu söyledi. | TED | تدلى ببصرهِ إلى الأسفل وقال لي أنه قد رُزق بابنة ولدت تواً. |
Ve şöyle dedi: "Selam, tuvaletteydim ve orada bunu buldum. | TED | وقال لي : " صاح، لقد كنت في دورة المياة. |
Sevgi dolu babam kredi kartını bana verdi ve dedi ki "Kredi kartı önemli değil, ne istersen vereceğim sana." | Open Subtitles | أبي السخي دفع عني ديون البطاقة البنكية وقال لي: هل تعتقدين أن هذه الفاتورة شيء مهم؟ سأفعل أي شيء لأجلكم! |
Artık değil, fakat emekli bir jeoloji profesörü buldum, beni aşağıya indirmesi için. ve dedi ki, "Tamam, madenden biraz su almana izin vereceğim." | TED | ولكنه لم يعد كذلك ولكني وجد بروفيسور جيولوجي متقاعد وافق على أخذي إلى هناك وقال لي .. حسناً سوف اذهب معك لكي نأخذ عينة من مياه المنجم |
Yaşlı adam bana döndü ve dedi ki, "Kırmızı kart mı siyah kart mı?" | TED | استدرك الرجل المسن وقال لي: "اختر إما ورقة حمراء أو سوداء" |
ve dedi ki; ''Bu bütün küresel ısınma olayından emin değildim ama Dört Yönlü Test'i geçti." | TED | وقال لي: "أتعلمين، لم أكن متأكداً من هذا الشيء المتعلق بالاحتباس الحراري، ولكنه نجح باختبار الطرق الأربعة." |
ve dedi ki, "Harvard'a girebilirsin, o derece iyisin. Tamam mı?" | TED | وقال لي ، إنظري ، يمكنك الدخول إلى هارفارد ، انت جيدة إلى هذا الحد ، |
Geldi ve bana dedi ki:"Hey çocuk,kendine bir iyilik yap ve gönüllü olarak radyoyu taşı." | Open Subtitles | أتى إليّ وقال لي يا فتى قدم لنفسك معروفاَ وتطوع من أجل الراديو |
"Ve bana dedi ki yaz, bu sözler hakiki ve güvenilirdir." | Open Subtitles | وقال لي اكتب: فإن هذه الأقوال صادقة وأمينة |
Sene 1976, ve dağlardaydık. Dağlardaydık ve Feynman bana dedi ki, | TED | كنا في اعالي الجبال في 1976 وقال لي " فينمان " حينها في اعالي الجبال |
ve bana derdi ki en güçlü adamlar kimsenin varlığını bilmediği adamlardır. | Open Subtitles | وقال لي أن أقوى الرجال هي تلك التي لا أحد يعرف الوجود. |
Bundan çok kısa bir süre sonra hastanede odama bir doktor geldi ve bana "Amanda, maalesef bir daha yürüyemeyeceksin." | TED | وماهو الا بضع وقت حتى زارني في غرفة المستشفى الطبيب وقال لي " اماندا .. لن تتمكني من السير مجدداً |
Maç izliyor ve bana senden hoşlanmadığını söyledi. | Open Subtitles | انه يشاهد المباراة، وقال لي أنه لا يحب لك. |
Ve kendinden büyük bir şeyle arasında bağ olduğunu hissettiğini söyledi. | Open Subtitles | وقال لي أنه شعر بالتواصل. مع شيء أكبر منه هو نفسه. |
Garip bir kadınla olduğunu bu yüzden hemen oraya gitmemi söyledi. | Open Subtitles | بأنك مع امرأة غريبة وقال لي أن آتي بسرعة الى هنا |
Editörlerinden biri bana şöyle dedi: ''Baksana hiç kitap yazmayı düşündün mü?'' | TED | وقال لي أحد محرريه: "مهلًا، هل فكرت من قبل في كتابة كتاب؟" |
Dizime vurdu ve şöyle dedi, "Hey Rich, sadece bir şeyi bilmeni istiyorum. | TED | ربت على ركبتي وقال لي: "ريتش، أود منك فقط أن تعرف شيئا واحدا. |