Onunla daha fazla zaman geçirsem bir şeyler düzelebilir. | Open Subtitles | أفكر فقط أنني لو قضيت معه وقتاً أطول فإن هذا سيساعد |
...ayrıca senin oğlunla daha fazla zaman geçirmen gerektiğini düşünüyor... | Open Subtitles | ثم ظن بأنه يجب عليه بأن يجعلك تقضي وقتاً أطول مع ابنك |
İşlerini daha kötü yaparlar ve daha uzun sürede tamamlarlar. | TED | ويستغرقون وقتاً أطول لإكمال المهمة ويؤدونها بشكل أقل من المطلوب |
Güzel, ben senin istediğinden biraz daha uzun sürdüğünün farkındayım, fakat endişelenme. | Open Subtitles | أعلم أن الأمر قد أخذ وقتاً أطول مما توقعتي ولكن لا تقلقي |
Tanrım, insan böyle zamanlarda sadece sevdiklerini ve onlarla ne kadar çok zaman geçirmek istediğini düşünüyor | Open Subtitles | يا رجل في مواقف كهذه أنت فقط .. كل يمكنك التفكر به هو الذين تحبهم و تتمنى لو قضيت وقتاً أطول معهم |
olanı takdir etmek için daha fazla vakit harcamalıyız, ve daha fazlası için ne yapmalıyız konusunda daha az vakit harcamalıyız. | TED | حيث يتوجب علينا أن نقضي وقتاً أطول في تقدير ماهو موجود فعلاً ووقت أقل في الحسرة والالم على ما يمكننا القيام به |
İkinizin birlikte daha çok vakit geçirememesi çok yazık. | Open Subtitles | من المؤسف أنكما لم تمضيا وقتاً أطول معها |
Benimle, daha fazla zaman geçirdiği için babamın çalışmadığı zamanları seviyorum. | Open Subtitles | أحب أن يكون أبي عاطلاً، لأنه يقضي معي وقتاً أطول |
Seninle daha fazla zaman geçireyim diye şehirde iş bağlıyorum. | Open Subtitles | حصلتُ على وظيفة في المدينة لأمضي وقتاً أطول بصحبتكِ |
Seninle daha fazla zaman geçireyim diye şehirde iş bağlıyorum. | Open Subtitles | حصلتُ على وظيفة في المدينة لأمضي وقتاً أطول بصحبتكِ |
Seninle daha fazla zaman geçireyim diye şehirde iş bağlıyorum. | Open Subtitles | حصلتُ على وظيفة في المدينة لأمضي وقتاً أطول بصحبتكِ |
Normalden daha uzun sürecek ama söz, seni buradan çıkartacağız. | Open Subtitles | سيستغرق وقتاً أطول من المعتاد لكننا سنخرجك من هنا, أعدك |
Çünkü daha uzun sürer. Ve bende Velocity'i başımızdan atmak istemiştim. | Open Subtitles | لأنّه يستغرق وقتاً أطول ، و أردت توجيه السرعة على الماضي |
Ciğerler ve iç organlar biraz daha uzun sürer. | TED | لكن الكبد والأعضاء الداخلية تأخذ وقتاً أطول, |
Sadece biraz daha uzun sürüyor, çünkü benden bir tane daha yok. | Open Subtitles | هذا يأخذ منى وقتاً أطول قليلاً لأن هناك واحداً منى فقط |
Sanırım bunun anlamı burada biraz daha takılacaksın. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا يعني أنكِ ستبقين وقتاً أطول هنا |
Ve artık güzel oğluma daha çok zaman ayırabilirim. | Open Subtitles | و الأن، هل تعلم ماذا ؟ يمكنني أن أمضي وقتاً أطول بكثير مع أبني الجميل. |
ama yarın gidiyorsun. Seninle daha fazla vakit geçirmeyi istiyorum. | Open Subtitles | لكنك ستغادرين غداً أريد أن أقضي وقتاً أطول معك |
Aileme daha çok vakit ayırmak için. | Open Subtitles | لقد كان عملي يتطلب ساعات عمل أكثر و علي أن أقضي وقتاً أطول مع العائلة |
Çatıdaki iş düşündüğümden uzun sürdü. | Open Subtitles | ذلك السقف أخذّ منا وقتاً أطول مما كنا نتوقع. |