Ve şu an, senin o aptalca espirilerin için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | والآن ليس وقتاً مناسباً لاحدى تعليقاتك الذكيّة |
Şimdi onları anlatmak için iyi bir zaman olduğunu mu düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | أتعتقدين أن الآن وقتاً مناسباً كي نقول لهم ؟ |
Ayrıca sorunumuzu konuşmak için de iyi bir zaman olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أيضاً أن هذا سيكون وقتاً مناسباً للتحدث عن مشكلتنا |
Bana ziyaretini haber vermeliydin. Pek uygun bir zaman değil. | Open Subtitles | كان يجب أن تخبريني قبل حضورك هذا ليس وقتاً مناسباً |
Ama doğru zaman hiç gelmedi. | Open Subtitles | و لكن لمْ يكُ هنالكَ وقتاً مناسباً أبداً |
Şimdi müsait değilim. Başka bir öğrenci bekliyorum. | Open Subtitles | هذا ليس وقتاً مناسباً أنا انتظر طالباً آخر |
Mesih hakkında konuşmak için iyi bir vakit olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا اعلم إن كان الاَن وقتاً مناسباً للحديث عن أمور المسيح |
Sarhoş güzel bir kızın bana olan duygularını açıklama numarası ne kadar eğlendirici olsa da Şimdi sırası değil. | Open Subtitles | أن أسمع فتاة ثملة جميلة تتحدث عن مشاعرها تجاهي... لكن الآن ليسَ وقتاً مناسباً أسمعكَ بوضوح |
Ben de dolabını süslemek için iyi bir zaman olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | لذا فكّرتُ أن هذا سيكون وقتاً مناسباً لتزيين خزانته |
Arabayı çaldırdığımı söylemek için şimdi iyi bir zaman mı? -Bu sadece olağanüstü! | Open Subtitles | هل سيكون الآن وقتاً مناسباً لأخبرك أنني فقدت السيارة ؟ |
Şu anda bilinci açık. Onu görmek için iyi bir zaman. | Open Subtitles | إنّها مستيقظة الآن، سيكون وقتاً مناسباً لرؤيتها |
Önemli bir görüşmedeyim, şuan konuşmak için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | أنا في مقابلة الآن، لذا هذا ليس وقتاً مناسباً للتحدث |
- İnan ya da inanma, iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | ،مرحباً، صدق أو لا تصدق .هذا ليس وقتاً مناسباً |
Çok düşüncelisiniz, ama şu an iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | هذا تفكير جيد منك لكنه ليس وقتاً مناسباً |
Son sevişmemizde belki de. Bu iyi bir zaman olabilirdi. | Open Subtitles | ربما في آخر مرة مارسنا الحب سوياً، أعني، وقتها كان وقتاً مناسباً |
Sanırım seni neyin rahatsız ettiğini konuşmak için iyi bir zaman değil şu an. | Open Subtitles | لا أظن هذا وقتاً مناسباً للتحدث عن هذا ما الذي كان يقلقك ؟ |
Şu anda konuşmak için pek uygun bir zaman değil, tamam mı? | Open Subtitles | ليس هذا وقتاً مناسباً للحديث، حسناً؟ ماذا؟ |
Özür dilerim, fikrimi değiştirdim, fakat evi satmak için hiç uygun bir zaman değil. | Open Subtitles | و عهود التنفيذ آسف ثانيةً على التراجع لكنه ليس وقتاً مناسباً لبيع المنزل |
Sadece şu an uygun bir zaman değil. Pekâlâ. | Open Subtitles | أعرف ما قلت، إنه فقط ليس الآن ليس وقتاً مناسباً |
İsterdim, fakat doğru zaman değildi. | Open Subtitles | -أردت المطالبة لكنه لم يكن وقتاً مناسباً |
Eğer şimdi müsait değilsen sonrada gelebilirim. | Open Subtitles | و يمكنني العودة لاحقاً لو لم يكن الآن وقتاً مناسباً |
Şimdi ziyaret için çok iyi bir vakit değil aslında. | Open Subtitles | كل ما بالأمر, أن هذا ليس وقتاً مناسباً للزيارة |
Geri zekâlı. Şimdi sırası değil. | Open Subtitles | أيها الاحمق، هذا ليسَ وقتاً مناسباً |