"وقته" - Traduction Arabe en Turc

    • zamanını
        
    • zamanı
        
    • vakit
        
    • sırası
        
    • vaktinin
        
    • vakti
        
    • onun
        
    • zamanla
        
    • zamanın
        
    • vaktinde
        
    • vaktini
        
    • zamanında
        
    • zamanının
        
    Çoğumuz zamanını evlerde geçirdi ve çözemediğimiz sorunların cevaplarını arayıp durduk. Open Subtitles أغلبنا أمضى وقته يفكر في ماذا لو وينظر إلى الأسباب الآخرى
    Tüm zamanını arkadaşları ile Pilar' da Alman denizaltısı avlayarak geçirdi. Open Subtitles لقد توقفه عن الكتابة وامضى كل وقته مع اصدقاء في الصيد
    Evliliğin karışık düzenini sürdürebilmek için gerekli olan zamanı pek vermez. Open Subtitles بالكاد يترك الشخص ليمضي وقته بمفرده ليبقى ويكون مخدوعاً بتواجده لزواجه.
    Evliliğin karışık düzenini sürdürebilmek için gerekli olan zamanı pek vermez. Open Subtitles بالكاد يترك الشخص ليمضي وقته بمفرده ليبقى ويكون مخدوعاً بتواجده لزواجه.
    Neden bir kan analisti ölen kardeşimle ilgili bilgi bulmak için Şerif Departmanı veri tabanını kurcalamakla vakit harcar? Open Subtitles ما الذي يدعو محلّل لطخات دم لإمضاء وقته باحثاً في قاعدة بيانات دائرة الشريف عن معلومات حول شقيقي المتوفّى؟
    Ve o hayır dedi. Ve sonra onun vuruş sırası geldiğinde... Open Subtitles وأجاب بـ لا وعندما حان وقته للعب
    Siz geldiğinizden beri vaktinin çoğunu evde geçiriyor. Open Subtitles منذ أتيت ، يبدو انه يقضى معظم وقته بالبيت
    Albay tüm zamanını bize iyi bir hayat vermek için harcıyor. Open Subtitles العقيد يقضي وقته كله من أجل أن يقدم حياة جيدة لنا
    Benim babam sihri öğrendi, zamanını ışığı takip ederek geçirdi. TED تعلّم والدي سحر التصوير، وأمضي وقته في تتبّع الضوء.
    Kendisine yeni birini bulmalı aksi halde zamanını boşa geçirmiş olur. Open Subtitles في الواقع، من المؤكد أنه رأى شيئاً آخر وإلا لما هدر وقته عليك
    Kedinin bu dünyadaki zamanını sonlandırdığına dair bir kanıt getirdiğinizde bir elli bin daha vereceğim. Open Subtitles وسوف يكون هناك خمسون ألفاً أخرى، عندما تحضر لي برهان، أن هذا القط قد انتهى وقته على الأرض.
    Bütün zamanını korkudan kaçmakla geçiriyor. Open Subtitles يقضي كل وقته يحاول البقاء بعيداَ عن الخوف
    zamanı gelince kullanacak bir kurban bulmalıyım. Yoksa o ben olacağım. Open Subtitles علىّ ان اجد شخصا, ضحية اقدمه حين يحين وقته, لأنى ان لم افعل, سأكون انا الضحية
    Uzun bir süre önceydi ama zamanı için çok büyük bir olaydı. Open Subtitles كان هذا منذ مدة و لكنه كان شيئا كبيرا في وقته
    Neyse, karar verdim, yarın... zamanı gelince, sana evlenme teklif edeceğim. Open Subtitles على أية حال، لقد قررت غداً عندما يكون الغـد يبدو كأنه وقته الحقيقي
    Bu vazife bana düşer. - Her şeyin bir zamanı var. Open Subtitles . كل شيء له وقته . إنه الشتاء الذي يقلقني
    Aki hiçbir söz için vakit harcamadı ve dövüş sırasında benim kafesim kırılmıştı. Open Subtitles لم يضيع ساكي وقته في الكلام وخلال المعركة كُسر قفصي
    Sanırım şu an yasaların hangisine uyup hangisine uymayacağımızı düşünmenin sırası değil. Open Subtitles لا أعتقد أنّ هذا وقت التلاسن حول القوانين التي نطيعها وتلك التي نخرقها! -ليس هذا وقته
    Ama adam, vaktinin çoğunu uyuyarak geçiriyor. Open Subtitles لكنه يمضي غالبية وقته في النوم على أي حال
    Evet, millet. Aristotle'ın mola vakti geldi. Open Subtitles حسنا جميعا اريستوتل يحتاج لقضاء وقته تحت الماء
    O bir kalp krizi geçirdi. Bu onun kez, ben sanırım. Open Subtitles لقد أتته نوبة قلبية . لقد حان وقته ، كما أعتقد
    zamanla çok güzel kokuyor Open Subtitles يأخذ وقته لكي ينجح مع الفتيات المثيرات مثلك
    Doktoru Ben, beni aradı ve zamanın geldiğini söyledi. Open Subtitles الدكتور بين اتصل علي واخبرني بأن وقته قد حان ..
    Kirayı her zaman vaktinde öder ve hiçbir şeyden şikayet etmezdi. Open Subtitles يدفع في وقته المحدّد ولم يشتكي من شيء أبدًا
    Bir de vaktini odasında geçirmesini ve saçını kestirmesini tembihlersen iyi olur. Open Subtitles و تنصحه بقضاء معظم وقته في غرفته و ربما يحظى بقصت شعر
    Bir dostun yapması gerekeni yapıyorsun. zamanında babanın yaptığı gibi. Open Subtitles لقد تحديتيني كفعل صديق كما قد فعله والدكِ في وقته
    zamanının büyük çoğunluğunu başkalarına yardım ederek geçiren başarılı bir seri girişimci. TED هو رائد أعمال ناجح جداً يقضي الكثير من وقته في مساعدة الآخرين.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus