Ya vaktimi boşa harcadıysam ve böyle hassas bir pozisyonda asla rahat hissetmezsem? | TED | ماذا لو كنت أضيع وقتي ولن أشعر أبدًا بالراحة في موقع مكشوف كهذا؟ |
Ama belli ki vaktimi boşa harcıyorum. Binbaşı sana bir iki şey öğretir. | Open Subtitles | لكن من الواضح أنني كنت أقوم بتضييع وقتي سيلقنكِ الرائد درسًا أو درسين |
Ben bütün bir yıl boyunca insan olmalı, benim zaman kalmıştır. | Open Subtitles | . إستطعت أن أكون بشرياً لسنة كاملة ، لقد إنتهى وقتي |
Şey, o zaman ameliyatı izlemek için bir kaç saatimi boşa harcayacağım. | Open Subtitles | في هذه الحال، سأضيّع بضع ساعاتٍ من وقتي وأنا أراقب عملية جراحية |
vakit bulabilir miyim bilmiyorum bilgisayar işi var biliyorsun, sonra Victor... | Open Subtitles | لا أعلم، اذا كان وقتي يسمح لي بذلك مابين الحواسيب وفكتور |
Hayır, harcayacak vaktim yok 24 saat sonra çocukların yanına döneceğim. | Open Subtitles | لن أضيع وقتي علي العودة للأولاد خلال أربع و عشرون ساعة |
benim hayatım boyunca olmadı. Babamın da öyle. Ama ataların bir masalı var. | Open Subtitles | ليس في وقتي او في حياة ابي , ولكن يوجد بعض الحكايات لاجدادنا |
Keşke bütün vaktimi Sarah Wallis'i korkutmak için kağıttan pipiler yapmakla harcamak yerine anaokulunda sanat eğitimi almış olsaydım. | Open Subtitles | لو اهتممت قليلاً بحصص الروضة الفنية عوضاً عن أن أصرف وقتي كله في صناعات أشكالٍ ورقية لإخافة سارا ويليز. |
Niyetin vaktimi ziyan etmek mi, yoksa elinde somut bir kanıt var mı? | Open Subtitles | الآن، هل أنتهيت من إضاعة وقتي أم إنه لديك دليل موثوق من أجلي؟ |
vaktimi boşa harcamaktan ötürü seni içeri tıkmadan önce şakımaya başla. | Open Subtitles | . توقف عن غبائك هذا قبل أن أقبض عليكم لإضاعتكم وقتي |
Ben daha seveceğim kişiyi bulamadım çünkü vaktimi seni severek geçiriyorum. | Open Subtitles | لم أجد من أحبّ بعد لأنّني أمضي كلّ وقتي في حبّك |
Yanlış teslimat yüzünden magazincilerden kaçmak için vaktimi boşu boşuna harcadım. | Open Subtitles | كان على الهروب من الصحفيين وأضعت وقتي بسبب عملية تسليم المزيفة. |
Hoş kızları severim. Sadece vaktimi onları okuyarak geçirmekten hoşlanmam. | Open Subtitles | ولكنني أظن أني اضيع وقتي في قراءة مثل هذه المجلات |
Burada zaman geçiriyorum çünkü bir yıllık bir izin almaya ve o zamanı çocuğumuzla geçirip sonra döndüğümde kariyerimin beni bekliyor olması gibi... | Open Subtitles | أنا اقضي وقتي هنا لأنني لا أتمتع بالقدرة على أخذ عام اجازة لقضائه مع ابننا و أعلم أنه عندما اعود ساجد وظيفتي تنتظرني |
Bak, ben gerçekten sevmediğim şeyler yaparak zaman kaybetmek istemiyorum. | Open Subtitles | انظري, لا أرغب حقيقة بقضاء وقتي أقوم بأعمال لا أحبذّها. |
Bunun için canımı dişime takarak çalışıyorum! Burada zaman kaybetmenin sırası değil hiç! | Open Subtitles | لقد تمرنت كل يوم من أجل ذلك لا أستطيع إن أضيع وقتي هنا |
Eğitim ve eğlence haricinde benim üzerimde etkisi olmayacak şeylerle vakit kaybetmem. | Open Subtitles | و في غير التعلّم و الترفيه لن أضيّع وقتي في أشياء لن تترك أثرًا |
Onunla geçirdiğin bir saati bana anlatmadıkça bu da benim vaktim oluyor. | Open Subtitles | أجل، إلا إذا أخبرتني بما حصلت عليه خلال ساعتك معه هذا وقتي |
Bu benim 'Evime hoşgeldin. Gitme vaktin geldi.' dediğim bölüm. | Open Subtitles | إنه وقتي لأقول مرحباً بك في البيت إنه وقت الذهاب. |
Zamanımı boşa harcadığın için seni yere sermeden saçmalamayı kes. | Open Subtitles | توقف عن المماطلة معي قبل أن أقبض عليك لتضييعك وقتي |
Bundan sonra vaktimin çoğunu ders çalışarak geçirmem gerekiyor. | Open Subtitles | من الآن فصاعدا، وسأقضي معظم وقتي في الدراسة. |
Ailemi beni hazırlamadıkları için, bu hastaneyi tüm zamanımı aldığı için suçluyorum. | Open Subtitles | ألوم والداي على عدم تهيئتي للعالم، ألوم هذه المستشفى لأخذها كل وقتي. |
Ne zamanıma, ne çabama ne arkadaşlığımıza, ne kibarlığıma hiç birine saygı göstermiyor. | Open Subtitles | هي لا تحترم وقتي ، جهدي صداقتي ، لطفي ، لاشيئ من ذلك |
zamanımın çoğunu şeyleri anlamaya çalışarak geçiriyorum." Ne demeye çalışıyorlar? | Open Subtitles | أنا امضي معظم وقتي أحاول فهم الأشياء ما الذي يعنونه؟ |
20 yıl önce onların yaşındaydım. Ama benim zamanımda okul hiç de şaka değildi. | Open Subtitles | كنت في نفس عمرهم منذ عشرين عاما لكن في وقتي كنا نأخذ المدارس على محمل الجد |