Seninle birlikte uzun zamandır bu işin içindeyiz ama ben hep bir adım öndeyim. | Open Subtitles | نحن في هذا منذ وقتِ طويل، ولكني أسبقك خطوة للأمام دائماً. |
Ailede bunlardan bir tane olmasını uzun zamandır istiyordun. | Open Subtitles | كنت تُريد الحصول على سيف منهم منذ وقتِ طويل. |
Hasat zamanı toprak bol ürün verirmiş. | Open Subtitles | المزراع قد كثرت, و الأرض اُنتِجَت ثرواتها في وقتِ الحصادِ |
Ertelemeni al... ve çiftlikte hasat zamanı söylediğimiz gibi... onu güneş doğmayan bir yere götür! | Open Subtitles | سيد بلوك أنت يُمْكِنُ أَنْ تَأْخذَ تعويضك وكما نَقُولُ في المزرعةِ في وقتِ الحصادِ |
İçindeki insan gitgide güçleniyor ve en kötü zamanda. | Open Subtitles | الإنسان فيك يَنْمو أقوى، وفي أسوأ وقتِ محتملِ. |
Gelebiliriz, ama büyük ihtimalle yakın bir zamanda değil. | Open Subtitles | نحن ربما نفعل ، لكن ربما ليس في أي وقتِ قريب |
Bu süre aynı zaman da "Büyük Yıl" olarak adlandırılıyordu ve antik toplumlar buna çok dikkat ediyordu. | Open Subtitles | كمية وقتِ تَأْخذُ السبقَ للذِهاب خلال كُلّ 12 إشارة تقريباً 25.765 سنةُ. |
Duygusal zamanlarında yaptığın seçimler yüzünden hayatın boyunca pişman olmanı istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أُريدُك تَأْسفُ الإختياراتَ جَعلتَ في وقتِ عاطفيِ... لبقية حياتكَ. |
Taa ki Don Cook, Emilio Alvarado'yu... cinayetin işlendiği saatlerde Küçük Gordo'nun evinden... çıkarken görene dek. | Open Subtitles | حتى طباخِ دون آي دي 'دي إمليو ألفارادو خُرُوج مِنْ بيتِ غوردو صَغير حول وقتِ القتلِ. |
En azından öyle sanıyorum. Çok uzun zamandır oraya gitmedim. | Open Subtitles | على الأقل، أظن أني أفعل لم أعد هناك منذ وقتِ طويل. |
Seninle birlikte uzun zamandır bu işin içindeyiz ama ben hep bir adım öndeyim. | Open Subtitles | نحن في هذا منذ وقتِ طويل، ولكني أسبقك خطوة للأمام دائماً. |
Uzun zamandır onu denize iade etmeye hazırım. | Open Subtitles | وكنت مُستعداً كي أعيده للبحر منذ وقتِ طويل |
O kadar uzun zamandır var ki. Ama bana cidden yakışıyor mu bilemiyorum. | Open Subtitles | إني أربيها منذ وقتِ طويل، لكن لم أعرف أنها مناسبة لي |
Yavaş büyüyorsa kitleye uzun zamandır sahip olabilir. | Open Subtitles | وربما لديها هذا الورم منذ وقتِ طويل، لو كان ينمو ببطئ |
Son birkaç aydır çok uzun zamandır anımsayabildiğim en mutlu olduğum zamanlar. | Open Subtitles | كانت الأشهر الأخيرة الأكثر سعادة منذ وقتِ طويل |
Karnaval zamanı müzik, folklor, mistik ve gerçek canlılar hepsi Karayipler'in en büyük partisi için bir araya gelir. | Open Subtitles | في وقتِ الكرنفالِ، موسيقى، فولكلور , مخلوقات، أسطورية وحقيقية , كُلّها تأتي سوية لحفلة الكاريبي الأكبرَ. |
Bu benim günün en az sevdiğim zamanı. | Open Subtitles | هذا أقلّ وقتِ مفضّلِ لى فى اليومِ |
- Buluşma günümüze "çekici vurma zamanı" denmesinden rahatsız olan sendin. | Open Subtitles | - أنت الواحد الذي إشتكيتَ "ذلك وقتِ المطرقةِ" أُرّخَ. |
Şunu doldurun, en kısa zamanda sizinle ilgileniriz. | Open Subtitles | قومي بملأ هذه الإستمارةَ وسنكون معكِ في أقربِ وقتِ |
Böyle zor bir zamanda konuyu açtığım için üzgünüm ama bir şeyi açıklığa kavuşturmam lazım. | Open Subtitles | آسف لإثارة هذا الأمر في وقتِ صعب كهذا. ولكني أحتاج لتوضيح شيءٌ ما. |
Siz de en kısa zamanda öyle yapmalısınız. | Open Subtitles | يجب عليك أن تقوم بالمثل، في أقرب وقتِ ممكن |
Taşrada bir süre geçirip gücünü geri kazanmalısın. | Open Subtitles | تحتاجين لقضاء وقتِ في الريف ثم تستعيدين قوَتكِ. |
Ama bir Başkan'da olması gereken özellikler bunlar mı, özellikle de kriz zamanlarında? | Open Subtitles | لكن أهذا ما نحتاجه حاليّاً؟ و بخاصّةٍ في وقتِ الأزمات؟ |
Hizmetimdeki bir çocuk batıdaki yolda gece geç saatlerde gözcüler görmüş. | Open Subtitles | فتى من توظيفي رأى كشافة على الدرب الغربي فى وقتِ متأخر من الليلة الماضية |
Evet, hayallerim gerçek olurdu, yemek saatinde yabancıları sinirlendirmek. | Open Subtitles | نعم، سيكونُ ذلكَ حلُما و تحقق مُضايقَة الغُرباء في وقتِ عشائهِم |