Hani Everest'in zirvesinde olduğun gün hayatının en güzel günüydü? | Open Subtitles | أبى, أنك قلت أن وقوفك على قمة أفرست كان أفضل يوم فى حياتك |
Kendini korumayacaksan seni olduğun yere devireceğim. | Open Subtitles | لو أخترت الا تدافع عن نفسك سأصرعك الأن مكان وقوفك |
Ayaklarının üstünde durduğun için hak ettiğini vereceğim. | Open Subtitles | حسنا، أيتها البقرة هذا ما تنالينه من وقوفك |
Kendi insanlarını gaza boğan bir zalime karşı durduğun için. | Open Subtitles | وقوفك في وجه طاغية والذي ضرب شعبه بالغاز |
Yeminini ederken burada durduğunu hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر وقوفك هنا عندما قدمت نذورك |
Orada durup baktığında, Ely'nin öfkesini oğlunun suratında görebilirdin. | Open Subtitles | كلا، الأمر أكثر من مجرد وقوفك في تلك الساحة يمكنك أن ترى الغضب في وجهه |
Ve katılmasan da yanımda olman bana çok şey ifade ediyor. | Open Subtitles | واعرف بأنك غير موافق ولكن وقوفك بجانبي في هذه المحنة يعني لي الكثير |
Sakın kıpırdama yoksa seni olduğun yere mıhlarım ve annen bile cesedini tanıyamaz. | Open Subtitles | لقد أتقنت اللكنه أخيراً لا تتحرك وإلا قتلتك مكان وقوفك |
Yanımda olduğun için de teşekkür ederim. | Open Subtitles | وشكراً على وقوفك بجانبي |
Burada olduğun için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً على وقوفك بجانبى |
- Senin olduğun yere göre mi? | Open Subtitles | حسناً , من مكان وقوفك ؟ |
- Senin olduğun yere göre mi? | Open Subtitles | حسناً , من مكان وقوفك ؟ |
Chris. Silahını olduğun yere bırak. Sonra da yavaşça dön. | Open Subtitles | (كريس)، أُريدُكَ أن ترمي سلاحك مكان وقوفك وثم تلتف ببطئ شديد |
6 peniye durduğun yerden başaramazsın diyorum. | Open Subtitles | أراهن بستة بنسات أنك لا تستطيع إصابتها من مكانك وقوفك |
O senin durduğun yere göre değişir. | Open Subtitles | هذا يعتمد على مكان وقوفك |
Bence Josh seni biraz çılgına çeviren düğününe doğru ilerliyor, sonra da senin az önce durduğun mihrapta duracak ve şu anda... | Open Subtitles | "اظن أن زواج "جوش جعلك تخرجين عن السيطرة و وقوفك في المذبح أثر عليك أكثر ( المذبح : |
Arthur'la nasıl konuştuğunu, nasıl durduğunu, vücudunun onu nasıl arzuladığını görüyorum. | Open Subtitles | أرى طريقة كلّامك مع (آرثر)، وقوفك الشوق في أبدانكما |
Orada durduğunu gördüm. | Open Subtitles | لاحظت وقوفك هناك. |
Orada durup beni seyretmenle daha lezzetli olmayacaktır. | Open Subtitles | لن يتحسّن المذاق عن طريق وقوفك هناك ومراقبتي. |
Her neyse, söyleyeceğim şu ki orada durup hiçbir şeye yardım etmeyeceksin değil mi, Anse? | Open Subtitles | على أيّة حال، ما أقوله أن وقوفك هناك فى المؤخرة لا يجدى نفعاً، (آنس) |
Özel şey, video dükkânında olman olabilir mi? | Open Subtitles | كلا، إنه شيء معيّن. شيء معيّن، مثل وقوفك في الصف بمتجر الفيديو؟ |
Bunun işin arkasında olman benim sana bununla gelmemi sağladı. | Open Subtitles | بسبب وقوفك خلفها... دفعني ذلك للقدوم إليك بهذا |