Kalp, böbrek, karaciğer, safra kesesi ve bir sürü kan naklediyordu. | Open Subtitles | كان ثمة قلب و كلية وكبد ومرارة و دماء كثيرة منقولة عندما تم اصطدامه |
Sokakta yaşamak, yetersiz beslenme, riske edilmiş karaciğer. | Open Subtitles | العيش في الشارع و سوء التغذية وكبد تالف كل هذه العوامل لم تُساعد |
Bana çok şey bahşettin: ne yapacağımı bilmediğim kadar para, güzel bir ev ve şaşılacak derecede sağlam bir karaciğer. | Open Subtitles | لقد انعمت علي بالكثير.الكثير من المال لحد اني لم اعرف ماذا افعل به.منزلً جميل وكبد يتمتع بمرونة كبيرة .*اي ان كبده يتحمل كثرة الشراب المسكر* |
Akciğer karaciğer, kıpırdayın. | Open Subtitles | رئة وكبد... |