"وكمثال" - Traduction Arabe en Turc

    • Mesela
        
    • örnek
        
    Mesela Google, geçen yıl Fransa'daki her bir konumu 2 saatte haritada işaretlediğini duyurdu ve cadde numaralarını okumak ve tanımlamak için cadde görüntülerini bir derin öğrenme algoritmasında kullandılar. TED وكمثال فإن جوجل أعلنت العام الماضي أنهم رسموا خريطة لكل مكان بفرنسا في ساعتين وقد فعلوا هذا عن طريق إدخال صور للشوارع لخوارزمة التعلم العميق للتعرف على وقراءة أرقام الشوارع
    Mesela, yaşayanlardan kan alabilir, kanı işleyip, bu plazmaları insanlara korunmaları için geri verebilirdik. TED وكمثال على ذلك، كان بإمكاننا أخذ الدم من الناجين، معالجته، ووضع هذه البلازما مرة أخرى في الناس لحمايتهم.
    Mesela siz domuzlar çamaşırla uğraşırken,... Open Subtitles وكمثال, بينما كنتم تقومون بغسيلكم أيها الحمقى
    Bunun kasıtsız sonuçlarına bir örnek olarak, benim 'dişi' firmam, 'erkekleri' işe almak zorunda kaldı. TED وكمثال على النتائج الغير متوقعة كان على شركتي النسائية أن تفتح أبوابها للرجال.
    O sürekli oradadır. Ve sadece bir örnek, bu bana yakın zamanda gelen birşey. TED غموض اخلاقي. انه موجود بإستمرار .وكمثال فقط انه جائني مؤخراً.
    Buna bir örnek olarak, fetüs iken annenizin stres hormonlarına çok fazla maruz kaldıysanız, epigenetik, yetişkinliğinizde amigdalanızı çok daha duyarlı bir hâle getirecektir ve stres hormon seviyeleriniz yüksek seyredecek. TED وكمثال على ذلك، إذا كنت قد تعرضت لكم كبير من هرمونات القلق وأنت جنين في رحم والدتك، فإن الجينات ستكون لديك لوزة دماغ في مرحلة البلوغ سريعة الانفعال، وستكون هرمونات التوتر لديك مرتفعة.
    Mesela sana bakıyorum ve düşünüyorum: Open Subtitles وكمثال على هذا... قد أنظر إليك وأفكر فأقول:
    Mesela seni sevdiğini biliyorum. Open Subtitles وكمثال أنا أعرف أنها تحبك
    örnek vermek gerekirse, kahverengi tabakada Langerhans hücresi denilen hücreler var. Vücudumuzun her bir milimetre karesi bu Langerhans hücreleriyle dolu, bu resimde göstermediğimiz başka bağışıklık hücreleri de var. TED وكمثال واحد، في الطبقة البنية هناك نوع معين من الخلايا تسمى خلية لانجيرهانز كل مليمتر مربع من جسمنا ممتليء بخلايا لانجيرهانز، تلك الخلايا المناعية، وغييرها طبعا كما تشاهدون والتي لم نبرزها في هذه الصورة.
    Karşılaştırma yapmanın saymaktan daha temel olmasına bir diğer örnek olarak şu verilebilir: Bütün sandalyelerin kapıldığı ve kimsenin ayakta kalmadığı ağzına kadar dolu bir salonda konuşurken, sandalyelerin de dinleyicilerin de sayısını bilmesem bile, aynı sayıda olduklarını bilirim. TED وكمثال آخر على أهمية المطابقة أكثر من العد إذا كنت أتحدث في قاعة مكتظة بالحشود، حيث أن كل المقاعد محجوزة ولا يوجد أي شخص واقف، أعلم أنه يوجد نفس العدد من المقاعد والناس في الجمهور على الرغم من أنني لا أعرف عدد أي منهما
    Başka bir örnek olarak bir insanın kazancını neyin belirlediğine bakacak olursak ve istatistikleri araştıracak olursak görürüzki o kişinin kazancı kısmen onun eğitim düzeyine bağlı olacaktır yani üniversite diploması olup olmadığına. TED وكمثال آخر، لو نظرنا الى ما هو الشيء الذي يحدد أجر شخص ما، ونقوم بالاستكشاف الاحصائي لمعرفة، "ما هو الشيء الذي يحدد أجر شخص ما" فسنعرف أن أجر ذلك الشخص سيعتمد جزئياً على مستوى تعليمه على سبيل المثال لو كان حائزاً على شهادة جامعية أم لا.
    kaplıyor. örnek vermek gerekirse, Bu mart ayında, New York Times'tan James McKinley'in hazırladığı bir haberde 11 yaşında genç bir kızın Teksas'taki küçük bir kasabadaki tecavüzünü ele alıyordu. TED أو التي تبث علي الهواء مباشراً وكمثال علي ذلك، في شهر مارس من هذا العام ، نشرت صحيفة (نيوورك تايمز) تحقيق بقلم (جيمس ماكنلي) عن اغتصاب جماعي لفتاة شابة. تبلغ من العمر 11 سنة ، في أحد المدن الصغيرة في (تكساس).
    örnek olarak tanıdığım bir tanesi Amos'ı örnek vereyim, genç ve alfa bir erkek, oldukça popülerdi, ama hastalandı ve konumunu kaybetti çünkü erkek şempanzeler bir 1 km öteden zayıf düştüğünüzü anlarlar, dolayısıyla üzerine geldiler, o da konumunu kaybetti ve gitgide daha da hastalandı, ve biz de onu izole etmek zorunda kaldık. TED وكمثال أُقدِّم لكم (آموس) أحد الذكور الذين عرفتهم كان ذكراً يافعاً وكان ذكراً ألفا، كما أنه كان يحظى بشعبية كبيرة، إلّا أنه مرض وخسر منصبه لأن ذكور الشمبانزي بمقدورهم معرفة ما إن كنت ضعيفا عن بعد ميل فتخلوا عنه، وخسر منصبه فازداد عليه المرض حتى وصلنا إلى مرحلة اضطررنا فيها إلى عزله.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus