ve seni Beyaz Saray'da gördüğüm zaman neredeyse özür diliyordum. | Open Subtitles | وكنت على وشك الإعتذار لك عندما رأيتكِ في البيت الأبيض |
Yusuf Qasim ile konuştuğunun farkında mısın, ve gözaltında olduğunun | Open Subtitles | وكنت على علم انه تحدث الى يوسف قاسم، وأنه التقط |
I.Q. 'mu biliyordum çünkü zeki birisi olarak tanımlanmıştım ve çocukluğumda ileri zekalı olarak bilinirdim. | TED | وكنت على علم بدرجة ذكائي، لأنه تم تحديد درجتي على أنني من الأذكياء وكانوا يلقون علي لقب الموهوبة وانا طفله |
Yanılıyor olurdunuz. Sonuç olarak o gece, bir kutu ilaçla ve elimde kağıt kalemle hayatımı sonlandırmayı düşündüm. ve gerçekleştirmeye de bu kadar yakındım. | TED | ستكونون مخطئين. ذات ليلة جلست بجوار قارورة حبوب مع ورقة وقلم في يدي وفكرت في إنهاء حياتي وكنت على مقربة من فعل ذلك. |
Tabii ki haklıydım. Beni gözetlemen konusunda da haklıyım. | Open Subtitles | بالتأكيد كنت على حق وكنت على حق فى أنك تتجسس على |
Herkesin buna sıcak bakmayacağını düşünmüştüm ve haklı çıktım. | TED | استنتجت أن ليس كل شخص سيتعمق في شخصيتي، وكنت على حق. |
Romantik aşk bilimi ile ilgili bulabildiğim her şeyi araştırdım ve sanırım bir şekilde kalp ağrımı iyileştireceğini umuyordum. | TED | قمت بالبحث حول كل ما يتعلق بعلم الحب الرومنسي، وكنت على أمل بأن أتعافى من وجع القلب. |
Ben interseks olduğumu 10 yaşında öğrendim ve çoğunlukla bu gerçekle ilgili rahattım. | TED | اكتشفت أنني ثنائية الجنس في عمر العاشرة. وكنت على ما يرام بمعرفتي ذلك على الأغلب. |
Bunu bekliyordum ve gerçeğimi anlatmak için bedelini ödemeye hazırdım. | TED | كنت أتوقع ذلك، وكنت على استعداد لدفع هذه التكلفة من أجل قول حقيقتي. |
ve ısınma egzersizindeki stadyumda -- adayların ısındığı pistte, Olimpik stadyumdan birkaç blok ötede | TED | وكنت اقوم بالاحماءات في الاستاد .. تلك الاحماءات التدريبية وكنت على بعد بضعة مربعات سكنية من الاستاد |
ve arkadaşlara Texas'ın 23. bölgesini temsil ettiğinizi söylemek üzereydim. | TED | وكنت على وشك إخبار الحضور بأنك تمثل الدائرة 23 في تكساس، |
Sabah kalktım, çadırımı topladım, kuzeye doğru yedi buçuk saat gittim ve çadırımı tekrar kuruduğumda başladığım yerin iki buçuk mil gerisideydim. | TED | استيقظت باكراً، وحزمت خيمتي، وتزلجت ناحية الشمال لمدة سبع ساعات ونصف. نصبت خيمتي، وكنت على بعد ميلين ونصف عندما بدأت |
Onu sevdin ve onun uğruna cinayet işledin, şimdi ise o yok, bütün o planlamalar, bütün o tatlı... ve elinde kalan bir şey yok. | Open Subtitles | لقد احببتها,وكنت تريدها,وكنت على استعداد لتقتل من اجلها والآن ,هى رحلت,وكل هذا التخطيط وكل هذا العرق وقد خرجت بلا شئ |
Gitmeye hevesliydim ve parasını vermeye razıydım. | Open Subtitles | وكنت على إستعداد للذهاب , وكنت أيضا على إستعداد لدفع الفواتير |
ve o zaman fiziksel olarak yakınlaşma konusunda bir sorunla karşılaşacağımızı biliyorum. | Open Subtitles | وعندها وكنت على دراية أننا نصل إلى المرحلة الممارسة الجسدية |
Hayatımın son demlerine geldiğimde varımı yoğumu kaybedip, sokak köşelerine düştüğümde ve beni tanıyan ya da seven herkes bana küfrederken kendime ne diyordum biliyor musunuz? | Open Subtitles | وحين كان ينتهي الأمر بالنسبة إليّ وكنت على الطرقات لا مكان أذهب إليه وكان كل من أحبني أو عرفني يلعن اسمي، أتعرفون ما قلته لنفسي حينها؟ |
Bir fırtına esnasında eğer bir dağın tepesinde durursanız, elektrik ve manyetizmanın ne kadar birbiriyle ilişkili olduğunu daha iyi anlarsınız. | Open Subtitles | فإذا سبق وكنت على قمق جبل أثناء عاصفة رعدية فستجد كم أن فكرة كيف أن الكهرباء والمغناطيسية وثيقتا الصلة |
Öyle bir eylem tam olarak var olmasa da ben o eylemin dışında kalsam da, şu an eylemin merkezindeydiler. | Open Subtitles | إنّهما الآن مركز الأحداث, حتّى لو كانت الأحداث لا وجود لها, وكنت على الهامش. |
Evimdeyiz, ben kanepedeyim, o da sandalyede. | Open Subtitles | كنا في شقتي، وكنت على الأريكة وكانت على الكرسي |