Beyin sarsıntısı, yanık ve genel kızgınlık hariç. | Open Subtitles | بغض النظر عن إرتجاج فى المخ وبعض الحروق وكونه متضايق بشكل عام ,نعم إنه بخير |
Cesurca davrandı ve durup istikameti sormayı reddetti yoksa çoktan gideceğimiz yere ulaşmış olurduk. | Open Subtitles | وكونه رجل ، يرفض التوقف ويسأل عن الاتجاهات أو ربما حقاً وصلنا لوجهتنا |
O tutuklu olduğu için bu gizli anlaşmayı kontrol etme ve ona müdahale etme imkanımız ortadan kalktı. | Open Subtitles | وكونه في الحجز، خسرنا مقدرتنا للسيطرة عليه ومداهمة هذه الماَمرة |
Rolü ve gerçek kimliği arasında hiç umursamadan gidip gelebileceğini sanıyor. | Open Subtitles | بين هويّته المزيّفة وكونه زوجاً مخلصاً دون التعرض للأذى |
O, sadece, robot resme benzemek ve solak olmak yüzünden suçlu. | Open Subtitles | جريمته الوحيده كانت أنه يبدو مثل الرسم وكونه أعسر |
Bunun sebebi, Venüs'ün ışığı yansıtan yoğun atmosferi ve Dünya'ya olan yakınlığıdır. | Open Subtitles | والسبب في ذلك كون غلاف كوكب الزهرة الكثيف يعكس الضوء وكونه ملاصقا لكوكب الاض |
Yetişkin olmadığı ve tutuklanmadığı için sizinle konuşup konuşmayacağına ben karar veririm. | Open Subtitles | بما انه ليس تحت الاعتقال وكونه قاصر أنا الذي أقرر إذا كان سيتحدث معكما أم لا |
Daha büyük ve kardeşlerinden daha cesur olan bir tanesi, doğduğu yerin ötesindeki dünyayı keşfetmek isteği ile yanıp tutşuyor. | Open Subtitles | وكونه أقدم بساعة من إخوته وأجرأها فيتعجّل استكشاف العالم وراء مسقط رأسه |
Bileşeninde çok karmaşık kimyasalların karışımı var. Bu yüzden çok farklı ve lüks bir kokusu var ve Procter and Gamble şirketinin bir ürünü olarak kitle iletişim araçlarıyla çok fazla reklamı yapılıyor. | TED | حيث يتكون من مواد كيميائية معقدة لذلك يمتلك رائحة مميزة وكونه أحد منتجات شركة بروكتل و قامبل تم عمل له الكثير من الإعلانات |
Kırsalda olmak ve fakir olmak çok farklıdır. | TED | وكونه قروي وفقير هو أمر جد مختلف. |
O aileye yardım etme sebeplerimiz ve o kişinin paralı asker olması düşüncesi ile barışmam haftalarımı aldı. | TED | استغرق الأمر اسابيعا من التفكير الداخلي لمحاولة التصالح مع ذاتي ووضع أسباب مقنعة لمساعدة تلك الاسرة وكونه أصبح هذا الجندي المغامر. |
Vatana ihanet, ülkeye kanunsuz giriş, pornografi ve tembel bir domuz olmak suçlarından hakkında tutuklama emri var. | Open Subtitles | هناك أوامر من عليك ل الخيانة، الدخول غير القانوني، الانحطاط... ... المواد الإباحية، وكونه خنزير كسول. |
Kafede ne olduğundan habersiz, matematiğin şimdi yaşlı ve heybetli adamı Hilbert, hemen ertesi gün | Open Subtitles | وكونه غافل عما حدث في المقهى، في اليوم التالي مباشرة فإن "هيلبرت"، جد الرياضيات الآن |
ve, bir polis olarak, yavaş olmayı göze alamazmış. | Open Subtitles | وكونه شرطي لا يُمكن أن يكونَ بطيئاً |
Babam araba sahibi olmaya hevesliydi, fakat babamın dökük bir Mini'si vardı ve bu ülkeye gelmiş bir Jamaikalı olarak, hiç ehliyeti olmadı. Ne sigorta ödedi, ne yol vergisi ne de muayene parası ödedi. | TED | كان يطمح في امتلاك سيارة كهذه و لكن كان والدي يملك سيارة صغيرة في حالة يرثى لها وكونه جامايكيا قادم لهذا البلد لم يكن لديه رخصة قيادة لم يكن لديه أي تأمين ولم يسدد ضريبة الطرق ولم يجتز اختبار سلامة السيارة |
Ona ''Plastik torbalı Bali'' konuşmasını yaptık ve çok iyi bir insan olduğundan şöyle dedi: (adamın sesini taklit ederek) ''Söyleyeceğim şeye inanamıyorum ama size gümrük ve göçmenlik biriminde imza toplamanız için yetki vereceğim. | TED | وألقينا عليه خطاب "بالي، جزيرة الأكياس البلاستيكية"، وكونه في غاية اللطف. قال، [تقليد صوت الرجل] لا أصدق ما أنا على وشك أن أقول، ولكن سأعطي الإذن بالسماح لكم بجمع التواقيع من خلف مكاتب الهجرة والجمارك. |
Evet. ve polis olmak, çok tehlikeli birşeydir. | Open Subtitles | أجل، وكونه شرطي خطر جدا ً |
Bay Weenie'nin sonsuza ve sonsuza dek kayboluşu yani. | Open Subtitles | حول السيد (وينى) وكونه.. سيفقد "لأبد الآبدين" |
ve şimdi bazı araştırmacıların dediğine göre otizmde bu gerçekten parlak akıllarda, burayı biraz ekstra kabloladığımızda şuradan da bir kaç sosyal devreyi kaybedebiliyoruz. Bu düşünme ve sosyalleşme arasında ticaret yapmak gibi. | TED | ومما ظهر من بعض الأبحاث عن التوحد , أنه من المحتمل أن هناك تواصلات زائدة في هذه المنطقة , في العقل الذكي بالفعل , ونحن هنا نخسر بعض الخصائص الإجتماعية . إنها عبارة عن إنفصال بين التفكير وكونه إجتماعي . |
Amiri olarak kendisiyle çalışmaktan onur duyduğum avukatla hizmet bekleyen arazilerin davalarını sonuçlandırmak ve çözülmesine yardımcı olmak--" | Open Subtitles | وكونه القائد ، فقد كان" "لي الشرف للعمل معه لتقليل القضايا المتراكمة في المحاكم الناتجة" " عن حالات الضرر التي لحقت بالأراضي "... |