O tüm dünyadaki en iyi arkadaşlarımdan biri, ve ölmesini istemiyorum. | Open Subtitles | إنه أحد أعز أصدقائي في العالم كله ولا أريده أن يموت |
İşe yaradığından emin olup karnım çıkana kadar onun öğrenmesini istemiyorum. | Open Subtitles | ولا أريده أن يعرف شيئاً حتى تنجح الأمور ويظهر الحمل عليّ |
Bak, bunun bir uyarı gibi görünmesini hatta bir tehdit gibi görünmesini istemiyorum. | Open Subtitles | اسمعي، لا أريد أن يبدو كلامي كإنذار ولا أريده أن يبدو كتهديد حتماً. |
Orada dövüşen bir arkadaşım var. Yaralanmasını istemiyorum. | Open Subtitles | لي صديق يقاتل في المسابقة ولا أريده أن يصاب بأذى |
Ve artık senin ve benim duygularımı incitmesini istemiyorum. | Open Subtitles | ولا أريده أن يجرح مشاعرك ومشاعري بعد الآن |
Ben onun düşündüğü en son kişiyim. Ve benim nerede olduğumu bilmesini istemiyorum. Evet, tekrar ben. | Open Subtitles | أنا الأخير الذي فكر فيه ولا أريده أن يعلم بمكاني أجل هذا أنا مجدداً |
Çünkü yeni bir kutu aldım ve kurabiye canavarının onu mideye indirmesini istemiyorum. | Open Subtitles | لأني أبتعت علبة جديدة ولا أريده أن يأكلهم كلهم |
Nefesim kötü kokuyorda. Onunla bu nefesle tanışmak istemiyorum. | Open Subtitles | لأن لدي نفس شيء ولا أريده أن يقابلني هكذا |
Kavga onun yüzünden çıktığı için onu arayıp bir yerlerde oturmuş onu düşündüğümü onun meme uçlarını hayal ettiğimi ve beni aramasını beklediğimi düşünmesini istemiyorum. | Open Subtitles | لانها كانت غلطته ولا أريده أن يعتقد بانني اريد الجلوس قربه فقط ومسامرته وأحلم بكمالياته حلمات الرجل الصغير |
Genelde istediği şeyi yapmasına müsaade ederim ama o benim dostum ve hapse girdiğini görmek istemiyorum. | Open Subtitles | وبطبيعة الحال سأدعه يفعل ما يريد بك لكنه صديقي ولا أريده أن يسجن |
Bu delilin bir polis memurunun yanlış yönlendirilmiş sadakat duygusunun bir sonucu olarak kirletilmesini yahut kayıplara karışmasını istemiyorum. | Open Subtitles | ولا أريده أن يُفسَد أو يُفقَد نتيجةً لتضليل بعض رجال الشرطة لشعورهم بالولاء حقاً ؟ |
Ve bu çok kötüydü, aynı şeyi tekrar yaşamak istemiyorum. | Open Subtitles | وهذا أمر سيء, ولا أريده أن يحدث مجددا, لذا.. |
Yeni bir şey deniyoruz ve onun korkmasını istemiyorum. | Open Subtitles | نحن نقوم بشيءٍ جديد ولا أريده أن يبدأ بشكلٍ خاطئ. |
Ama Gareth'ten gelen telefonları açmayacağıma karar verdim çünkü yarın işlerin ters gitmesi korkusundan altıma sıçıyorum ve bana telefonda en başından itibaren benimle konuşmaya çalışacak üniversiteli bir ergen vermesini istemiyorum. | Open Subtitles | لكنني وافقت على ألاَّ أجيب عـليهـَا لأنني متوثر بشأن الغـذ ولا أريده أن يعـطيني بعـض أطفال الكلية عـبر الهـاتف |
Onun beni ek odada oturan bir müşteri servis vekili olarak düşünmesini istemiyorum. | Open Subtitles | ولا أريده أن يعتقد أنني مجرد مندوب خدمة عملاء والذي يجلس في الملحق الخلفي |
Birini soymama yardım etmeni istiyorum iş işten geçene kadar onun soyulduğunu bilmesini istemiyorum. | Open Subtitles | أريدك ان تساعدني في سرقة أحد ولا أريده أن يعرف بأنه تم سرقته إلا بعد فوات الآوان. |
Birini soymama yardım etmeni istiyorum ve onun soyulduğunu çok geç olana kadar bilmesini istemiyorum. | Open Subtitles | أريد أن تساعدني على سرقة أحدهم ولا أريده أن يعلم أنه سرق إلى أن يكون الآوان قد فات |
Hava kararacak ve o insanlarla kalmasını istemiyorum. | Open Subtitles | سوف يحل الظلام قريباً، ولا أريده أن يكون بمفرده مع هؤلاء الأشخاص. |
Uyku zamanı geçiyor ve heyecanlanmasını istemiyorum. | Open Subtitles | لقد تجاوز الوقت موعد نومه ولا أريده أن ينشط. |
Kesin bir şey bulana kadar onu bu işe bulaştırmak istemiyorum. | Open Subtitles | ولا أريده أن يتورط في هذا ... حتى نعرف شيئا محدد. |