Onlar doğmadan önce bu adamın ordusunda çavuş olduğumu bilmiyorlar. | Open Subtitles | ولا يعرفون باني انتمي الى الجيث من قبل ان يولدو |
Karısı güvenliği ektiğini ve arkadan çıktığını söyledi. - Nerede olduğunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | قالت زوجته أنّه تخلص من الأمن، ذهب من الخلف، ولا يعرفون وجهته. |
Telefon bankacılığı, seçmenlerle konuşmak, çünkü çoğunun birçok şüphesi var ve nasıl oy vereceklerini bilmiyorlar. | TED | المعاملات المصرفية عبر الهاتف، التحدث إلى الناخبين، لأن لدى كثيرٍ من الناخبين شكوكًا، ولا يعرفون كيف ينتخبون. |
İnsanlar artık saatin kaç olduğunu, neler olduğunu, etraftakilerin kim olduğunu bilmiyorlar. | TED | ويصبح مرضاه على غير علم بالوقت ولا ماذا يحدث حولهم، ولا يعرفون أنفسهم |
Neyi hedeflediklerini bilmiyorlar, vurup vurmadıklarını da bilmiyorlar. | Open Subtitles | لا يعرفون ما هدفهم .. ولا يعرفون فيما اذا كانو قد اصابوه |
Ve sen bu çocukları onunla kandırıyorsun. Gerçekten kim olduğunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | وحصلت على هؤلاء الاطفال الذين يحومون حولك ولا يعرفون من أنت حقيقةً |
Ve neden olduğunu bile bilmiyorlar. Bu altıncı his gibi birşey. | Open Subtitles | ولا يعرفون لماذا حتى إنها الحاسة السادسة |
FBI, Almeida'nın cihazı başkasına verdiğini öğrenmiş. Kim olduğunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | لقد علمت المباحث الفيدرالية بأنه سلمه إلى شخصٍ اَخر، ولا يعرفون من |
Beni işe aldılar çünkü bir güvenlik açığınız var, ve kime güvenmeleri gerektiğini bilmiyorlar, efendim. | Open Subtitles | استأجروني لأنّ لديكِ إخلال أمني، ولا يعرفون بمن يثقون، يا سيّدتي |
Bu konuşma için çok teşekkür ederim ama ikimiz de biliyoruz ki alevler yakıcı. Ayrıca nereye bakacaklarını bilmiyorlar. | Open Subtitles | أقدّر الكلام الحماسي، لكن كِلانا يعرف أنّ النار ساخنة جداً، ولا يعرفون أين عليهم أن يبحثوا. |
Evet ama arabayla geziyorlar. Nerede kalacaklarını falan bilmiyorlar. | Open Subtitles | نعم ولكنهم سيتجولون في الأرجاء ولا يعرفون مكان بقائهم أو ما شابه |
Onlar aramıza yeni katıldı, inançlarımızı bilmiyorlar. | Open Subtitles | إنهم جدد ولا يعرفون شيئاً عن تلك الخرافة القديمة |
Ya da içinde doğuyorlar ve başka hiçbir şey bilmiyorlar. | Open Subtitles | أو أنهم قد تربّوا فيها, ولا يعرفون شيئاً غيرها. |
Helikopter gönderiyorlar ama ne kadar süreceğini bilmiyorlar. | Open Subtitles | سيرسلوا الحوّامة ولا يعرفون كم ستستغرق من الوقت |
Onu zehirleyen bir toksin var ama nasıl durduracaklarını bilmiyorlar. | Open Subtitles | أنّ هناك سماً يسري بجسده ولا يعرفون كيفية إيقافه؟ |
İçeriyi gözlediğimizi hiç bilmiyorlar. | Open Subtitles | ولا يعرفون أبدا أننا نستطيع مراقبتهم |
Beni görmediler. Hiçbir şey bilmiyorlar! | Open Subtitles | إنهم لم يروني ولا يعرفون شيء |
36800 hissedarın taraf değiştirmesinden endişeleniyorlar ve bunların hangileri olduklarını bilmiyorlar. | Open Subtitles | يخشون أن ( 36,800 سهماًً) قد إنتقلَت الى فريق آخر ولا يعرفون أية أسهم |
Nerede olduğunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | ولا يعرفون أين هي |
Sadece neler döndüğünü bilmiyorlar. | Open Subtitles | ولا يعرفون حقيقة مايحدث. |