Allahtan, uzun bastonum var ki çoğu kör kişinin kullandığından çok daha uzun. | TED | ولحسن الحظ، لدي عصاتي الطويلة الموثوقة، أطول من العصي التي يستخدمها أغلب العِميّ. |
Şanslıyız ki, New York'ta ben varım, Örümcek Adam Ve şanslıyız ki, benim de Örümcek-Siklet'im var. | Open Subtitles | ولا تفعل أبداً , لحسن الحظ نيويورك لديها أنا سبايدرمان ولحسن الحظ لدي دراجتي |
şükür ki biz makine değiliz ve biz bunu yapabiliyoruz. | TED | ولحسن الحظ ، أننا لسنا اّلات ، ونستطيع فعل ذلك. |
Korkunç bir şey olmalı. neyse ki ben bahçe işlerinden anlarım. | Open Subtitles | لا بدّ و أنّ هذا فظيع، ولحسن الحظّ لديّ ملكة البستنة |
Gördükleri şey kartondan şekillerdir, çok üzücü, çok yalnız, ve çok şükür ki çok nadir görülen bir vakadır. | TED | كل ما يرونه هو لوح كرتوني، وذلك مثير للشفقة، والوحدة، ولحسن الحظ إنه من النادر جدًا. |
şükürler olsun ki hava terbiyeli, çünkü öyle olmasa uçaklar gökten düşerdi. | TED | ولحسن الحظ أن الهواء منتظم الحركة، فلو لم يكن كذلك، لسقطت الطائرات من السماء. |
Şansımız var ki servet avcılarının avı olamayacak kadar fakir. | Open Subtitles | ولحسن الحظ هي فقيرة جدا لتكون هدف لصائدي الثروات. |
Ama şansım var ki, sadece Univision izliyor. | Open Subtitles | ولحسن الحظ هي فقط تشاهد يونفيسون |
-Ki şansımız var ki bunu ben ortaya çıkardım. | Open Subtitles | والذي ولحسن الحظ أنا كشفته |
Ve şanslıyız ki ikisini de yapacak hayal gücüm ve param var. | Open Subtitles | ولحسن الحظ، لدي المُخيلة ورأس المال، لفعل كلاهما |
Ve şanslıyız ki elimizde geleceği görebilen birisi var. | Open Subtitles | ولحسن الحظ، لدينا شخص الذين يمكن التنبؤ بالأحداث المستقبلية. |
Ve şanslıyız ki onlara fazla ihtiyacımız olmayacak. | Open Subtitles | ولحسن الحظ لن نحتاجهم أكثر من ذلك |
Ve şükür ki, hükümetin bu genel kaygılara daha vakitli ve daha sıklıkla cevap verdiklerini gördük. | TED | ولحسن الحظ ، لقد رأينا الحكومة تستجيب أكثر في الوقت المناسب وبشكل متكرر أيضا لاهتمامات الرأي العام. |
Ve şükür ki bu gün çalıştı. | TED | ولحسن الحظ ، أنها عملت معنا اليوم بشكلِ جيد. |
Hayatına geri döndü ve şükür ki, bugün Linda iyi durumda. | TED | فقد عادت لممارسة حياتها ولحسن الحظ فإنها اليوم في تحسن. |
- Ne? - Evlerinin önünden geçiyordum ve garajlarında onu gördüm. neyse ki, beni göremediler çünkü kamuflaj giyiyordum. | Open Subtitles | كنت مارًا من جوار منزلهم , ورأيته بالكراج .ولحسن الحظ لم يتمكنو من رؤيتي .لأني ارتدي اللبس الزائف .. |
neyse ki, artık insanlar aldanmıyor. | TED | ولحسن الحظ، أن الناس الآن لا يمكن خداعھم، |
neyse ki hala hastane odamdaydım ve doktorlarım hemen yanıbaşımdaydı. | TED | ولحسن الحظ كنت في المستشفى وكان الاطباء حولي |
Çok şükür ki, biz böyle bir kişiye yeni sahip olduk aslında, onlarda bir kaçına. | Open Subtitles | ولحسن الحظ, لدينا هذا الشخص فى الواقع, العديد منهم |
Çok şükür ki, Fransız hapishanesinde, yemekler kötü değildi. | Open Subtitles | ولحسن الحظ, كان سجناً فرنسياً, فلم يكن الطعام سيئا. |
Çok şükür ki Onüç sorunun ne olduğunu buldu da akciğerlerin tekrar havalanmasını sağladık. | Open Subtitles | ولحسن الحظ اكتشفت ثلاثة عشر المشكلة وقامت هناك بإعادة نفخ رئتها |
İkimiz de biliyoruz ki, baban bu oteli batırdı, ve şükürler olsun ki, senin bunu yapma şansın olmayacak. | Open Subtitles | جميعنا نعلم أن والدك الفاشل أوصل الفندق للحضيض ولحسن الحظ أنت يا صديقي لن تتاح لك الفرصة لإقتراف الخطأ نفسه مجدداً |
şükürler olsun bizi kahkahalarla karşıladılar, çok çok güzel kahkahalarla. Parıltılı bir Eylül gününde yedi saat dört dakika süreceğini planladığımız programı başlattık. | TED | ولحسن حظنا، قابلونا بالضحك، الضحك الجيد جدًا جدًا، لذا وفي يوم مشرق من سبتمبر بدأنا برنامجًا اعتقدنا أنه يجب أن يمتد لسبع ساعات وأربع دقائق. |
şükürler olsun ki Reda Girgis ile tanıştım, çok ciddi birisi ama o ve John Hopkins'teki takım arkadaşları sadece hayatta kalmam değil, hayatımın bir anlamı da olması için uğraştılar. | TED | ولحسن الحظ .. قابلت " رضا جرجس " وهو شخص عمليٌ جداً ولديه فريق من المختصين يعملون في جامعة " جونز هوبكينز " وهذا الفريق لم يكن يردني فحسب ان استطيع البقاء على قيد الحياة بل كان يريدني ان اعيش حياتي بكل إمكانياتها و فرصها |