bu yüzden esas bunu tasarlamak istediğimi düşündüm bir alışveriş merkezi değil. | TED | ولذلك فكرت، بأن هذا هو ما أريد تصميمه حقا وليس مركزا للتسوق |
Mükemmeliyetçilik gelişme çağımızda ortaya çıkar, bu yüzden gençler daha savunmasızdır. | TED | الكمالية تتطور في سنواتنا التكوينية ولذلك فالشباب مستهدفون أكثر من قبل |
yani, tıptaki istisna ve aykırılıklar bize bilmediğimiz bir şey öğretir ve ayrıca bizi yeni bir düşünceye götürür. | TED | ولذلك تقوم الاستثناءات والقيم المتطرفة في الطب بتعليمنا ما لم نكن نعلم، وإرشادنا أيضًا إلى أنماط جديدة من التفكير. |
yani bu bir halk kütüphanesi olarak alışılmadık bir bina. açıkçası. | TED | ولذلك فهي فرصة غير عادية لبناء مكتبة عامة على نحو جلى |
böylece, burada belli sayıda adam bırakıp denizden buraya uzanarak kıyıya çıkıp, güvenli bir kıyı mevzii oluşturmaya karar verdiler. | Open Subtitles | ولذلك فقد قرروا ان يتركوا الرجال هنا وان يتوجهوا الي البحر وان يصعدوا الي هنا وانهم سيقومون بإنشاء جسر هنا |
Ve bu nedenle, buraya gelmek için Inverleith Row'daki kestirme yolu kullanmış. | TED | ولذلك لابد أنها سلكت طريقاً مختصراً عبر ايفيرليث رو لتصل إلى هنا. |
Bu, kariyer planlarım içinde değildi, Ben de ikisini yörüngeye oturttum. | Open Subtitles | وهذا تعارض مع خطتى ولذلك قتلت ماروتشى وبيدانكن وارسلتهم الى المدار |
Ama bu, yaptıklarınızın kanunsuz olduğu gerçeğini değiştirmiyor, Bunun da bir bedeli var. | Open Subtitles | ولكن هذا لا يغير حقيقة أن أفعالكم كانت غير قانونية إطلاقاً، ولذلك عواقب. |
bu yüzden, 2014'te The New York Times'da şu makaleyi görünce şaşırmıştım. | TED | ولذلك تعجبت عندما قرأت هذا المقال في جريدة نيويورك تايمز عام 2014. |
Büyük Efendimiz, kumandanın odasında uyuyacaklar, bu yüzden o, burada kalacak. | Open Subtitles | ينام السيد العظيم بغرفة سيدنا ولذلك لا بد أن يرتاح هنا |
bu yüzden gelecekteki şefimiz olmanı sağlamak için yıllarımı harcadım. | Open Subtitles | ولذلك أمضيت سنوات عديدة أحفظ بها مكانتك لتكون قائدنا القادم |
yani ben onu seviyordum ve bunların hiçbiri bana etki etmez. | Open Subtitles | أعني، لقد أحببتها ولذلك لم يشكّل لي شيئاً من هذا مشكلة. |
Uyuyamadım, o yüzden çalışıp, biraz hava almaya dışarı çıktım. yani... | Open Subtitles | لم أستطع النوم ، ولذلك خرجت للحصول على بعض الهواء والدراسة. |
Bak, Kaçak Yolcu'nun henüz açılmadığını biliyorum ve bende de Amanda'nın birçok eşyası duruyor yani geçici olarak gelip bende kalabilirler. | Open Subtitles | انظر, انا أعلم ان المطعم لم يفتتح بعد واماندا ما تزال اغلب أغراضها عندي ولذلك هما مرحبا بهما للبقاء عندي مؤقتا |
böylece, pasif dönmeden, aktif dönmeye yükseliyor, yüzde 30'dan yüzde 80'e. | TED | ولذلك ، انها ترتفع من التواء سلبي إلى التواء نشط ، من 30 في المئة الى ما يصل الى 80 في المئة. |
Ve bu nedenle her ulkenin ürünleri için kendi pazarı oldugu bir durumdaydınız. | TED | ولذلك ستجد نفسك في وضع حيث كل ولاية لديها سوق منتجات خاص بها |
ve bu noktada hissettiğim şey, ortada dev bir boşluk olduğuydu. | TED | ولذلك احساس الذي احسست به هو ان هناك فجوة عملاقة هنا. |
Ben de gidip müdüre söyledim, o da onlara hepsini yıkattı. | Open Subtitles | ولذلك ذهبت واخبرت المشرفة الخاص بي وجعلتهم يغسلوا جميع تلك الأغراض |
Ve Ben de araştırmayı bıraktım ve Bunun ne olduğunu anlamam gerekiyor dedim. | TED | ولذلك خرجت من البحث وفكرت ، أحتاج أن أعرف ماهية هذا الشيء. |
Öyle ki inFORM'u kullanarak nesnelere ekrandan erişebilir ve uzaktan manipüle edebilirsiniz. | TED | ولذلك فباستخدام البرمجية المعلوماتية نستطيع الوصول من الشاشة والتلاعب بالأشياء عن بعد. |
bu yüzden de Suzuran'dan atıldı. Artık sizinle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | لقد تم طرده من السوزوران ، ولذلك لايمكنك التدخل بهذا الأمر |
Palyaçoları sevdiğini biliyorum o yüzden sana bu yatağı yaptım. | Open Subtitles | أعرف أنك تحب المهرجين ، ولذلك صنعت لك هذا السرير |
Bunun sonucunda, tüm istihbarata rağmen rejim gerçek problemlerini analiz edemedi ve dolayısıyla bunlara çözüm de getiremedi. | TED | النتيجة كانت أنه رغم كل تلك المعلومات، لم يستطع النظام تحليل مشاكله الحقيقية ولذلك لم يستطع حلها. |
böylelikle Yoksul Halk Kampanyasından Çocuk Savunma Fonu doğdu. | TED | ولذلك فصندوق الدفاع عن الأطفال كان نتاج حملة الناس الفقراء. |
o nedenle her birimize sahilde, en azından 30 dakika yaşama imkanı verilmişti. | Open Subtitles | ولذلك قُدر لكل منا أنه سيبقى حياً على الشاطئ لثلاثون دقيقه على الأقل |