Ama Joel larvaları büyük, sulu ve lezzetli haline gelene kadar bekletiyor çünkü bunlar tavukların favori protein kaynağı aynı zamanda. | TED | لكنه انتظر لتكون يرقات كبيرة ولذيذة يقدر المستطاع لأنه بروتين الدجاج المفضل |
Bu bölgede, herhangi bir yerden pizza siparişi verirseniz taze, sıcak ve lezzetli bir şekilde evinize ulaşır. | TED | يمكنك ان تطلب البيتزا من اي مكان في هذه المنطقة وتصلك للمنزل ساخنة وطازجة ولذيذة. |
Milyonuncu kez söylüyorum uyuryerlik çok ciddi ve çok lezzetli bir sağlık sorunudur. | Open Subtitles | للمرة المليون الأكل أثناء النوم حالة طبية حقيقية ولذيذة |
Diğer ucuz içeceklerde lezzetli. | Open Subtitles | هناك الكثير من المشروبات الرخيصة ولذيذة جدآ |
Daha kokuşmuş ve leziz olmasından ötürü... ona yaşlı bir dilenci kadının bokunu verdim. | Open Subtitles | تأتي من الشحاذ العجوز، حتى لو كانوا تكون أكثر آسن ولذيذة. |
Üst kısmının öyle kıtır kıtır ve lezzetli olmasının sebebi bu. | Open Subtitles | هذا ما يجعل الطبقة العلوية مقرمشة ولذيذة |
Bu çok özel, lezzetli. Şükran Günü'nün kızılcık sosu. | Open Subtitles | تلك صلصة توتٍ بريّ مُميّزة ولذيذة لعيد الشكر |
2 numaralı hücre, gördüğünüz üzere, ...hapishane memurlarınız olarak, ...3 numaralı hücre mahkumlarının bugün öğleden sonraki örnek davranışlarından dolayı, ...onlara lezzetli, besleyici ve çok özel bir yemek hazırladık. | Open Subtitles | زنزانة 2، كما ترون، فريقكم الاصلاحي قد جهز لكم وجبة مغذية، ولذيذة وخاصة جدا |
İzninizle... çok pahalı ve lezzetli bir şampanyayla kendimi affettireyim. | Open Subtitles | اسمحا لي أن أعوض عليكما بشامبانيا باهظة الثمن جدا ولذيذة جدا |
Sulu ve lezzetli, bana beni hatırlattı. | Open Subtitles | - دعوني القي نظرة عليها كثيرة العصارة.. ولذيذة النكهة, تذكرني بنفسي |
Baharatlı, lezzetli bir ayak. | Open Subtitles | مذاقها كالأقدام أقدام حارة ولذيذة |
- Maket de güzel ve lezzetli görünüyor. | Open Subtitles | واحلوى العرض تبدو جميلة ولذيذة ممم. |
Etkili ve lezzetli kesme aracı. | Open Subtitles | آلةقاطِـعة... كلا الصفتين، عمليَّـة ولذيذة. |
Oh, bunlar lezzetli ve lezzetli görünüyor. | Open Subtitles | اوه, انظري إلى تلك جذابة ولذيذة. |
Örneğin, az ya da sıfır atık maddeyle, neredeyse hiç enerji ve su harcamadan, minimal kullanım alanıyla üretilmiş doğal yemle, sağlıklı, mutlu ve lezzetli balıklar yetiştirebileceğimiz, böcek yetiştiriciliğinden daha verimli çalışan bir kapalı sistem hayal ediyorum. | TED | إنني أتخيل مثلاً نظام مغلق يمكنه العمل بكفاءة تفوق استزراع الحشرات حيث يمكنك إنتاج أسماك سعيدة وصحية ولذيذة بمخلفات قليلة جداً أو معدومة ولا تستهلك طاقة تذكر ولا ماء لإنتاج غذاء صحي مع نتائج جانبية محدودة جداً. |
Daha gevrek ve lezzetli yapmak için. | Open Subtitles | لجعلها مقرمشة ولذيذة |
(Gülüşmeler) Zehirli ve lezzetli. | TED | (ضحك) سامة ولذيذة. |
Leziz ve lezzetli. | Open Subtitles | شهية ولذيذة. |
ve leziz. | Open Subtitles | ولذيذة. |
"tereyağlı ve leziz." | Open Subtitles | "طرية ولذيذة " |