"ولكن بمجرد" - Traduction Arabe en Turc

    • ama
        
    • fakat
        
    ama Afrika sanayisi bir büyümeye başladı mı, muazzam bir potansiyeli var. TED ولكن بمجرد أن تبدأ الصناعة الأفريقية في التوسع، فإن الإمكانات ستصبح هائلة.
    ama kadın çocuğu doğurduktan sonra artık ızdırap falan kalmaz. Open Subtitles ولكن بمجرد ان ينتهي الأمر لم يصبح هناك اي الم
    ama doğan yaklaştığı zaman uzun bacaklılar denize, onun takip edemeyeceği yere iniyorlar. Open Subtitles ولكن بمجرد أن يصبح قريب، تتخندق الخوّاضُة في البحر حيث لا يستطيع تعقبها.
    Bunu okumak zor olurdu fakat boşlukları eklediğimizde tekil sözcükler beliriyor ve o zaman çok daha anlaşılır oluyor. TED سيكون من الصعب قراءتها، ولكن بمجرد أن نضع الفراغات، تظهر لنا كلمات مفردة وتصبح الجملة مفهومة أكثر بكثير.
    fakat görme yetimi kaybedince, Broadway'de yürürken, her sokakta dua ettiler benim için. TED ولكن بمجرد ان فقدت البصر وكنت أسير في برودواي كنت ابارك كل قطعة في طريقي
    Tamam, ama görüşmeye gittiğinde gerçeği anlayacaklar ne amacı var ki? Open Subtitles ولكن بمجرد أن يذهب للمقابلة فأنهم سوف يعرفون أنه كبير, أعني،
    Bütün bu çözümler kökenlerini, kitap metninden türetirler ama kitap tasarımcısı metni okuduğu an, o, bir yorumlayıcı ve çevirmen olmak zorundadır. TED كل هذه الحلول تستمد جذورها من نص الكتاب، ولكن بمجرد أن قرأ مصمم الكتاب النص، ومن ثم كان عليه أن يكون مفسرا ومترجما.
    RB: Hayır, bana atla dedi, ama kendi ağırlığı bir kere gidince, balon 12,000 feet e fırladı ve ben TED ر ب: لا, أمرني بالقفز ولكن بمجرد أن فعل خفت حمولة المنطاد الذي إرتفع إلى 12.000 قدم و ..
    ama asal sayıların peşine düşer düşmez, herhangi bir asal sayının kuvvet olarak alınmasının yeterli olmadığını görürüz. TED ولكن بمجرد أن نصطاد الإعداد الأولية الضخمة، سندرك أنه لا يكفي فقط وضع أي عدد أولي في محل القوة.
    işler düzeliyor. Sosyal bozulma vardı ama bir kez motorlar güç üretmek için kullanıldı ve tüm durumlar, her şey düzene oturdu. TED كان هناك إرتباك مجتمعي ولكن بمجرد أن تم إستخدام الماكينات لتوليد الكهرباء بجميع المواقف الأمور بالفعل إستقرت
    dedi. ama bunu der demez, tüm bu tavrı değişti. TED ولكن بمجرد قوله ذلك، تغير سلوكه بالكامل.
    Şu anda görülemiyorlar ama onları güneş gibi bir UV ışığına maruz bıraktığım anda buradalar, mavi noktalar. TED ولا يمكن رؤيتها الآن، ولكن بمجرد أن أُعرضها لأشعة فوق بنفسجية مشابهة للشمس، هاهم، بقع زرقاء.
    Video: Bu sembol diğerleri kadar net değil, ama yine de Panbanisha'nın eğri bir çizgi ve birkaç tane de düz çizgi çizmeye çalıştığı görülebiliyor. TED فيديو: هذا الرمز غير واضح كالأخرين، ولكن بمجرد رؤية بانبانيشا تحاول ان ترسم خط منحن وعدة خطوط مستقيمة.
    Gençken mutlu olabilirsin ama yaşlandıkça kendini yalnız hissedeceksin. Open Subtitles قد تكوني سعيدة بما انك لاتزالي شابة ولكن بمجرد ان تكبري ستشعرين بالوحدة
    ama ağızlarını bir kere açtılar mı tek arzum kalıyor, onu becermek. Open Subtitles ولكن بمجرد أن يبدأن بالكلام لا أريد سوى مضاجعتهن
    ama Atlanta'ya varır varmaz... bir araba kiralayıp sahile ineceğim. Open Subtitles ولكن بمجرد وصولى لأطلانتا سأستأجر سيارة وأذهب إلى الساحل
    Orduya katılmak istemediğini biliyorum, ama bir kere katılırsan, seveceğine eminim. Open Subtitles أعلم أن ليس لديك أية رغبة فى الالتحاق بالجيش ولكن بمجرد إنضمامك اليه ستحبه
    fakat bu üç şeyi yakaladığımızda, bizi canlandıran şeyleri tanımlamaya başlayabileceğiz. TED ولكن بمجرد أن نضع ذلك الإطار، يمكننا تحديد الأشياء التي تحيينا من الداخل.
    fakat dışarıdakini kapattığınızda, o artık sıradan bir sigara. TED ولكن بمجرد حجبك لما في الخارج، تصبح سيجارةً عادية.
    fakat, bu fikrini yayınladığında, kendisini yerçekiminin babasıyla çelişir buldu. Open Subtitles ولكن بمجرد أن نشر إينشتين الشاب فكرته وجد نفسه فى حاله تضارب
    Tatsız bir durum fakat durum kontrol altına alındıktan sonra işler her zamanki gibi olacak. Open Subtitles هذا غير سار ولكن بمجرد احتواء الوضع ، فإن العمل سيكون كالمعتاد

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus