Bazı sebeplerden dolayı, onun kalçasına dokunmak için ölüyordum. | Open Subtitles | لسبب ما , كنت متشوقا للوصول لها ولمس مؤخرتها |
Çıplak ayakla buzdolabına dokunmak yok. | Open Subtitles | إياك ولمس الثلاجة وأنت حاف القدمين. |
Katıksız kötülüğe dokunmak istedin. | Open Subtitles | تريد الوصول ولمس الشر المحض. |
Gözlerinden tırmanarak insanlığına dokunma imkanım vardı, anladım ki onun içindeki kıvılcımın benim içimdeki kıvılcımdan ya da herhangi bir kimseninkinden hiçbir farkı yoktu. | TED | استطعتُ الارتقاء من خلال عينيه ولمس إنسانيته التي شعرتُ فيها أن الومضة التي في داخله لم تكن تختلف عن الومضة التي في داخلي أو في داخل أي شخص آخر هنا. |
Ve dokunma, Olayı daha kötü yapıyor. | Open Subtitles | ولمس الكرة لايناسبني |
Bana yaslandı ve göğsüme dokundu. | Open Subtitles | لقد انحنى نحوي ولمس ثديي |
Uzanmak ve duvarlara dokunmak istiyorum. | Open Subtitles | أحب التواصل ولمس الجدران. |
- Çekirdeğe dokunmak... - Ölümle mi sonuçlanırmış? | Open Subtitles | ولمس القلب يؤدي إلى |
Kızılderili'me dokunma. | Open Subtitles | أياك ولمس رجلي الهندي |
Bir daha Kızılderili'me dokunma. | Open Subtitles | أياك أبداً ولمس رجلي الهندي |
Bir daha asla kardeşime dokunma! | Open Subtitles | إياك ولمس أختي مجدداً |
- O bebeğe dokunma. | Open Subtitles | إياك ولمس الطفل |
Koluma dokundu. | Open Subtitles | ولمس ذراعي |