"ولم يكن هناك" - Traduction Arabe en Turc

    • yoktu
        
    • hiç bir
        
    • orada değildi
        
    • kalmamıştı
        
    Bankanın içine girdiğimde içeride hiçbir şey yoktu. - Para mara yoktu. Open Subtitles ذهبت لداخل المصرف ولم يكن هناك أي شيء، لا مال لا شيء
    Parmağında yüzük yoktu ve bir kocası olduğundan da hiç bahsetmedi. Open Subtitles لم تكن تلبس خاتم زواج. ولم يكن هناك أي ذكر للزوج.
    Odam, beş katlı binanın en alt katıydı... o yüzden camım, yeşil yamaçla aynı seviyedeydi ve anahtara da gerek yoktu. Open Subtitles غرفتي كانت في الأسفل في الطابق الخامس بحيث أن نافذتي كانت على مستوى جانب التل الأخضر ولم يكن هناك داعٍ لمفتاح
    Ben sadece ihtiyar bir kadındım ve başka kimse de yoktu. Open Subtitles وانا مجرد امرأة عجوز ولم يكن هناك اى احد فى الجوار
    Peki madem daha hiç bir şey oluşmadıydı, nereden seyrettin? Open Subtitles من أين شاهدته ولم يكن هناك شئ قد خلق بعد؟
    "Merdivenlerden yukarı çıkarken orada olmayan bir adam gördüm. Bugün de orada değildi. Open Subtitles "بينما أمشي بالعليّة رأيتُ رجلاً لم يكن هناك, "ولم يكن هناك أيضاً اليوم".
    Biraz gezdim ama ilginç bir şey yoktu. Bu yüzden erken geldim. Open Subtitles لقد تمشيت في كل مكان ولم يكن هناك شئ مهم فاأتيت باكراَ
    Mağara duvarımızda bizi bu duruma hazırlayan kurallar da yoktu üstelik. Open Subtitles ولم يكن هناك قاعدة مرسومة على جدار الكهف تهيّئنا لوقوع هذا
    Kalkıp bizi ısırmaya çalışıncaya kadar o bisikletçilerinde bir şeyi yoktu. Open Subtitles ولم يكن هناك خَطبٌ ،باولئك السائقون، أيضًا حتى نهضوا وبدأوا القضم
    İsmi meçhul bir yönetici herkesi sayfaya katılmaları için davet ediyordu; herhangi bir amaç yoktu. TED والأدمن المجهول بدأ في دعوة الجميع للانضمام للصفحة ولم يكن هناك أي خطة
    Özetle, çok su vardı ve çok da insan yoktu. TED على المدى القصير .. كان هناك الكثير من المياه ولم يكن هناك الكثير من القاطنين
    Fikrimi pratik bir çözüme dönüştürmeye kararlıydım ama belirsizlik ile karşı karşıyaydım ve başarılı olacağımın garantisi yoktu. TED كنت عاقدًا العزم لرؤية فكرتي يتم ترجمتها إلى حل عملي، ولكني قوبلت بالشك ولم يكن هناك ضمان للنجاح.
    Ve Paşto dilini konuşabilen tek kişi bile yoktu. TED ولم يكن هناك اي شخص يستطيع تحدث لغة البشتون
    Dediğim gibi, işin en başında, oradaydık ve basın yoktu. TED وكما ذكرت انفا عندما بدأت كنا وحدنا في هذا العالم ولم يكن هناك صحافة
    Ve erişilebilir emniyet arabaları yoktu, bu yüzden bizimle uğraşmak zorundalardı. TED ولم يكن هناك في الزحام عربات متحركة، لذلك كان عليهم التعامل معنا.
    içinden geçebilecek kadar geniş pencereler yoktu. TED ولم يكن هناك نوافذ كبيرة بما يكفي للقفز منها.
    Gezegende hiç hayat yoktu, atmosferde hiç oksijen yoktu. TED لم تكن هناك حياة على الكوكب، ولم يكن هناك أكسجين في الغلاف الجوي.
    Odamda hiç pencere yoktu ama lapa lapa yağan karı hayal etmek harikaydı. TED ولم يكن هناك شباك في غرفتي لكن كان عظيماً أن أتخيله يتساقط وكله لزج
    Onlar için bir giyotini iş başında görmek fazla hızlıydı ve bunda izlenecek bir şey yoktu. TED بالنسبة لهم، مشاهدة المصقلة عند عملية الإعدام، كانت عملية سريعة ولم يكن هناك شيء يستحق المشاهدة.
    hiç bir bilgisayar programı böyle karmaşık ağ formlarını yer çekimiyle birlikte dizayn edemezdi. TED ولم يكن هناك برنامج يمكنه ان يعزل و يدرس كل تلك الشبكات المعقدة ويشكلهم ويدرسهم تبعا للجاذبية الارضية
    Çünkü dostum olup, beni desteklemesi gereken kişi orada değildi. Open Subtitles لأن أحدهم الذي كان ينبغي أن يكون صديقي امن المفترض ان يساعدني ، ولم يكن هناك
    Ama ikinci teğmen zaten sınırı aşmıştı. Yükü çeken 3 kızılderili ile, ne kanun, ne de umursanacak birşey kalmamıştı. Open Subtitles ثلاث هنود يحملون المتاعب ولم يكن هناك قوانين أو أي شئ يقلقون حياله

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus