Sorun şu ki, bu gece eşime yardım edeceğime söz verdim. | Open Subtitles | الأمر وما فيه أنني وعدت زوجتي أنني سأكون إلى جوارها الليلة |
Gerçek şu ki, biz çıkmaya başlamadan önce çok uzun süre arkadaştık. Ve bu gece, doğum günü partimde, tüm arkadaşlarımın yanımda olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أعني, الأمر وما فيه, أنّنا كنّا أصدقاء لفترة طويلة قبل مواعدتنا, وأريد جميع أصدقائي بالحفلة اللية. |
Olay şu ki, beni işe aldığınızda maaşlarına karşılık olarak avukatlara borç para verdiğiniz söylenmişti. | Open Subtitles | الأمر وما فيه بأنه عندما قمت بتوظيفي أخبرتُ بأن الشركة لديها برنامجاً في إقراض الشركاء المال بجانب رواتبهم |
Olay şu ki... Mesela gizli bir metresi olsun isteyen bir adamın zaten bir metresi varmış. | Open Subtitles | الأمر وما فيه الكثير من الأشخاص يأتون هُنا للحصول على عشيقة سرية والتي لديهم بالفعل. |
Pekâlâ millet, olay şu ki 1947'den sonra üretilen tüm şarap şişelerinde az da olsa radyoaktiflik vardır. | Open Subtitles | حسناً، يا جماعة، الأمر وما فيه أن جميع قناني النبيذ بعد 1947 تحوي كميات ضئية من مواد مشعّة نشطة |
Olay şu ki, ben de bu göreve atanıncaya kadar hayaletlere ya da uzaylılara inanmıyordum.. | Open Subtitles | أتعرفين، الأمر وما فيه أنني لا أؤمن ،بالأشباح والفضائيين أيضاً ليس حتى جذبتني هذه المهمة |
Durum şu ki İngilizce konuşmayı özledim. | Open Subtitles | الأمر وما فيه هُو أنّي أفتقد التحدّث باللغة الإنجليزيّة. |
Ama olay şu ki Max, sana hep hayranlık duydum çünkü sen her zaman en cesurumuz oldun. | Open Subtitles | ولكن الامر وما فيه بأني لطالما تطلعتُ اليكِ يا ماكس .لانكِ لطالما كنتِ الفتاة الشجاعه |
Durum şu ki, Floki sana güvenebileceğimden tam olarak emin değilim. | Open Subtitles | الأمر وما فيه يا (فلوكي)، لستُ متأكدًا أن بإمكاني الوثوق بك. |
Ama olay şu ki, bu konuda hiç konuşmadık. | Open Subtitles | .كان صعباً بالنسبة لنا كلنا ...لكن الشيء وما فيه هو . نحن لم نتكلم عنه مطلقاً |
Olay şu ki, senin aslında nasıl biri olduğunu görmeye başladım. | Open Subtitles | ولكن الأمر وما فيه ؟ بدأت أرى حقيقتك |
- Sen söyledin. - Mesele şu ki, alkol sevmem. | Open Subtitles | أنت من قالها - الأمر وما فيه هو أنني لا أحب المشروبات الكحولية - |
Sorun şu ki bu olay bizim için çok zor oldu. | Open Subtitles | الأمر وما فيه هو أننا مررنا بأيام عصيبة |
Görüyorsun, şey şu ki... Şey şu ki | Open Subtitles | كما ترون، فالأمر و مافيه الأمر وما فيه |
Olay şu ki, artık bir seçim şansımız yok. | Open Subtitles | الأمر وما فيه أننا لم نعد نملك خيارًا |
Ben bir deniz komandoyum kahretsin. Mesele şu ki... | Open Subtitles | سُحقاً، أنا جُندي بالبحريّة، الأمر وما فيه أنّها... |
Sorun şu ki, Flip, profile uyduğun için Lisbon sana domuz pisliği gibi davranıyor. Hayatın kaos içinde. | Open Subtitles | إسمع، الأمر وما فيه يا (فليب) هو أنّ المحققة (ليزبن) تنظر إليك كقطعة من اللحم لأنه تنطبق عليك مواصفات القاتل |
Sorun şu ki, Hope, bay Kurtik'in o akşam için sağlam bir görgü tanığı var. | Open Subtitles | الأمر وما فيه يا (هوب)، هو أنّ السيد (كورتيك) يملك حجة غياب قوية بتلك الليلة |
Lütfen biraz sabırlı ol. İşin aslı şu ki Walter, ...ne kadar zekice bir plân yaparsan yap her zaman senden daha zeki birileri çıkacaktır. | Open Subtitles | من فضلك، تحلّى بالصبر، أترى، الأمر وما فيه يا (والتر) لا يهم مدى ذكاء الخطة التي تضعها |
Olay şu ki, Lesley, Drecker Yayınevi ile sözleşme imzalayan bir tek Myra değil. | Open Subtitles | الأمر وما فيه يا (ليزلي) أن (ميرا) ليست الشخص الوحيد الذي وقّع على اتّفاقية مع (دريكر) للنشر |