Siz bunu düşünedurun, ben prostetiğin şartlarından bahsedeceğim. Geçmişin, şimdinin ve geleceğin protezleri. | TED | وبينما تفكر في هذا، دعني أتحدث عن هذا في سياق الأطراف الصناعية، ماضي الأطراف الصناعية، وحاضرها، ومستقبلها. |
Özellikle de, Tom Sanders'a... bu şirketin yaratıcılığını... geçmişini ve geleceğini sembolize ediyor kendisi. | Open Subtitles | الأهم من ذلك، توم ساندرز يجسد روح الابتكار من هذا التقسيم، ماضيها ومستقبلها. |
Senin geçmişin, şu anki durumun ve geleceğin güvence altında. Kendini güvende hisset. | Open Subtitles | إنها تريد ماضيها كهدية، ومستقبلها يكون آمنا الآن |
Devam eden bir üniversitesi olduğunu geleceğini ve hayatlarımızın geri kalanını mahvetmek için ortada bir neden olmadığını, söyledi. | Open Subtitles | إستمرت بالحديث عن الكلية ومستقبلها وكيف أننا سنهدر بقية حياتنا دون أي سبب |
Yerel Akademisyen Kariyerini ve Kitabını Öğüttü | Open Subtitles | الباحثة المحلية تعدم روايتها ومستقبلها المهني |
Kızının üniversite fonu, güveni ve geleceği mesela. | Open Subtitles | المال المدخر لدراستك ابنتك الجامعية وثقتها ومستقبلها |
"Gelelim şirketimize, Sid, ve onun geleceğine. | Open Subtitles | هذا يقودني الى شركتي يا "سيد" ومستقبلها |
Lavinia'nın hayatını, çocuklarını, geleceğini feda ettiğini ve yeniden iyileştim diye onu başımdan atamayacağımı söyledim. | Open Subtitles | لم أستطع تقبل أن تضحي (لافينيا) بحياتها وأطفالها ومستقبلها وبعدها أتخلى عنها عندما أسترد عافيتي مجدداً |
Marta, benim ve Irwin'in geleceğini düşünerek çocukluğunu fedâ etti. | Open Subtitles | مارتا) ضحّن) بطفولتها ومستقبلها (لتعتني بي أنا و(إيروين |
Bak, Tavşan, seni bir şey yapman için zorlamayacağım, fakat eğer Harikalar Diyarı'nı umursuyorsan, önceden nasıl olduğunu ve yeniden nasıl olabileceğini umursuyorsan, o zaman sana, yardım etmen için ihtiyacım var. | Open Subtitles | ولن أرغمك يا (رابيت) على القيام بأيّ شيء لكنْ إنْ كانت تهمّك "وندرلاند" بماضيها ومستقبلها الممكن... فسأحتاج لمساعدتك لي |