Bu videoyu daha sonra tekrar izlemek bana bunu yapmaya devam etmem için ilham verdi. | TED | ومشاهدة شريط الفيديو ذاك ألهمني للاستمرار في القيام بما أفعله. |
Şunu düşünün -- iş yerinde oturmak, Facebook ekranını kaydırmak, YouTube'da videolar izlemek bizi daha az üretken yaptı. | TED | تخيل ذلك، الجلوس بالمكتب وتصفح فيس بوك ومشاهدة مقاطع الفيديو في اليوتيوب جعلنا بإنتاجية أقل |
Veranda komşularla toplanmak için kullandığınız bir yer, müzik dinlemek, şehri seyretmek. | TED | المنحدر هو المكان الذي يدعو الجيران للتجمع واجتذاب الموسيقى، ومشاهدة المدينة في الحركة. |
Tabii bu kalabalık grup gittikçe büyüyor çünkü her hafta, her ay daha fazla insan bu videoları indirip izlemeye devam edecek. | TED | وبالطبع فإن العدد في تزايد مستمر مع الوقت، لأنه في كل أسبوع، وكل شهر سيواصل المزيد والمزيد من الناس تنزيل ومشاهدة المقاطع. |
Gelecek hafta sahaya gel ve beni atış yaparken izle. | Open Subtitles | الأسبوع المقبل، وتأتي إلى ملعب ومشاهدة لي اطلاق النار. |
Odada tek başına oturup porno izlemekten daha iyi değil miydi? | Open Subtitles | ألم يكُن هذا أفضل من البقاء وحيدةً في غرفتِكِ ومشاهدة الإباحيات؟ |
Arkadaşlarını bir yerlere giderken izlemek zorunda kalan genç. | Open Subtitles | شاب أجبرته الظروف على الإنتظار ومشاهدة أصدقاءه يسافرون |
Arkadaşlarını bir yerlere giderken izlemek zorunda kalan genç. | Open Subtitles | شاب أجبرته الظروف على الإنتظار ومشاهدة أصدقاءه يسافرون |
Yarın gelip çekimi izlemek ister misiniz? | Open Subtitles | يا رفاق أريد أن تأتي ومشاهدة لي الشريط المعرض؟ |
Evet,kanepede uzanmanın yanı sıra bira içmek ve mahkeme şovlarını izlemek mi? | Open Subtitles | نعم ، بجانب النوم على أركتي وشرب البيرة ومشاهدة العروض التليفزيونية؟ |
Planım arkama yaslanıp rahatıma bakmak ve bildiğimiz dünyanın ebediyen değişmesini izlemek. | Open Subtitles | خطتي هو الجلوس والإسترخاء ومشاهدة العالم الذي نعرفه يتغير إلى الأبد |
Şu yaşlı kemikleri biraz güneşlendirmek, sahilde bir sandalye bulup, bir şişe şarapla günbatımını seyretmek. | Open Subtitles | للحصول على بعض أشعة الشمس على هذه العظام النخرة كرسي على الشاطىء , ليتر من النبيذ , ومشاهدة غروب الشمس. |
Süper. Buraya gelip maçı Raymond ile beraber izlemeye karar verdim. | Open Subtitles | عظيم قررت المجيء ومشاهدة المباراة مع رايموند |
Sana etrafta boş boş gezin ve göğüslerinin büyümesini izle diye para ödemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أدفع لك من أجل الوقوف ومشاهدة صدرك يكبر |
Gece, gündüz yiyip TV izlemekten başka bir şey yapmazdım.I | Open Subtitles | لم أكن لأفعل شيئا سوى الأكل ومشاهدة التلفاز طوال الليل والنهار |
Sadece yediğin şekere ve şeker yerine geçen şeylerin miktarına dikkat et. | Open Subtitles | فقط، ومشاهدة من تناول السكر. وبدائل السكر. |
Evde oturup "Ring" izlemeyi tercih ederdim. | Open Subtitles | أُفضل الجلوس في المنزل ومشاهدة ذلك الفيديو من فيلم الحلقة |
Artık aynı anda hem okyanusa bakıp hem de porno izleyebilirsin. | Open Subtitles | الآن يمكنك النّظر إلى المحيط ومشاهدة الأفلام الإباحيّة في نفس الوقت. |
Oldukça önemsediğim iki insanın aptal bir şey yüzünden birbirlerini incitmelerini izleyemem. | Open Subtitles | لا أستطيع الوقوف ومشاهدة شخصين أهتم لأمرهما متأذيان من أجل أمر سخيف |
Harika. Ondan sonra da esrar sarar ve porno izleriz. | Open Subtitles | رائع وخلال ذلك الوقت نستطيع الجلوس معا ومشاهدة فلم اباحي |
Ve şimdi günlerimi, ucuz viski içerek ve Comedy Central izleyerek geçiriyorum. | Open Subtitles | والآن أقضي أيامي بشرب الخمر الرخيص ومشاهدة العروض الكوميدية |
Belki tek yaptığı eve gelip, kanepede oturup TV izlemekti. | Open Subtitles | ربما كان كل ما يفعله هو الجلوس ومشاهدة التفاز |
Hava soğuk, insanlar evde oturup televizyon izliyorlar. | Open Subtitles | أنا أحب ذلك. الطقس بارد. الناس البقاء في المنزل ومشاهدة التلفزيون. |
Yoksa senin düşünmeni mi izleyeceğiz? | Open Subtitles | أم أننا من المفترض أن نقف هنا ومشاهدة رأيك؟ |
Rudolph'u izleyebiliriz. | Open Subtitles | يمكننا، لا أعرف العودة للمنزل ومشاهدة رودولف |