"وهذا أحد" - Traduction Arabe en Turc

    • bu
        
    • biri de
        
    bu onun kostümünden ve şu fotoğraflarda da onu takıyordu. Open Subtitles وهذا أحد أزيائها وهو ما كانت تلبسه في تلك الصور
    İşte bu yüzden onlar bizi değil de biz onları çiftlikte yetiştiriyoruz. Open Subtitles وهذا أحد أسباب أننا نحن من نربي النعام وليس هم من يربونا.
    Ve bu gerçekten üzerinde uğraşmak zorunda olduğumuz bir şeydi: kitabın omurgasında tutkal vardı. TED وهذا أحد الأشياء التي كان علينا التعامل معها: كان هناك غراء على ظهر الكتاب.
    bu meyve sineklerinin en güzel özelliklerinden biri. TED وهذا أحد الأشياء الرائعة بشأن ذباب الفاكهة
    Senin hakkında sevdiğim şeylerden biri de bu. Open Subtitles وهذا أحد الأشياء التي أحبها فيك
    Ve bu da burada yapabileceğimi düşündüğüm şeylerden biri. TED وهذا أحد الأشياء التي فكرت بعملها الآن.
    bu Muhammed'in yaralandıktan sonra neden okulu bırakmaktan pişmanlık duymadığını açıklıyor. TED وهذا أحد الأسباب التي جعلت محمد لا يتأسف فعلاً لتركه المدرسة بعد إصابته مباشرةً.
    Kadınlar ve genç kızlar arasında labioplastinin birden yükselişe geçen bir iş olmasının nedeni bu. TED وهذا أحد الأسباب التي جعلت من عملية تجميل الأعضاء التناسليّة شائعةً بكثرة بين النساء واليافعات.
    bu tür bir adalet daha önemlidir, ve ardından bazen gerçekleştiririz. TED وهذا أحد أهم اشكال النزاهة التي يمكننا إدراكها.
    Ses ve sonar kullanarak, bu dağ sıralarının haritalarını çıkarıyoruz işte bu da o sıradağlardan biri. TED نحن نصنع الخرائط لهذه السلاسل الجبلية مع الصوت ، مع السونار ، وهذا أحد تلك السلاسل الجبلية.
    “Tüm sanatı gizlemek ve yapılan veya söylenen şeyi çabasız bir şekilde gerçekleşmiş gibi göstermek.” Ve bu da cazibenin kritik bir yönü. TED لكي تخفي كل الفن وتصنع أي شيء، أو لنقول، تبدو وكأنه بدون مجهود وهذا أحد الجوانب الحساسة في الروعة
    bu, geliştirdiğimiz en heyecanlı projelerden biri, arkadaş canlısı yapay zeka için konuşabilen küçük bir karakter. TED وهذا أحد المشاريع المثيرة للدهشة التي نقوم بتطويرها، التي هي شخصية صغيرة تتحدث لذكاء إصطناعي محبب، ذكاء آلة محبب.
    Genelde tartışma nedenleri bu oluyordu. Open Subtitles وهذا أحد الأسباب الذين جعلهم يتعاركا كثيراً
    bu, Allah'a götüren yegane yoldur. bu çok önemlidir. Open Subtitles وهذا أحد الطرق المؤدية إلى الله وهو مهم جدا
    bu ise bir karadeliğin varlığının kesin göstergesi. Open Subtitles وهذا أحد اثباتات وجود الثقب الأسود حتماً
    Biliyorum. bu da ayrılma sebeplerimden biri. Open Subtitles أنا أعلم ذلك , وهذا أحد الأسباب الذي جعلني أغادر
    bu onun hakkında sevdiğim şeylerden biriydi. Beslenmeden hayatta kalabileceğini ciddi ciddi düşünüyor olamaz. Open Subtitles وهذا أحد أسباب تعلُّقي بهِ، ولا أظنّه سينجو دون تغذّي.
    Birkaç yerel kişi tanıyoruz, burayı tutmamızın nedenlerinden birisi de bu. Open Subtitles نحن على معرفة ببعض المحليين وهذا أحد اسباب استئجارنا للمكان
    Bizi güçlü kılan şeylerden biri de bu. Open Subtitles وهذا أحد أسباب قوتنا
    Romalılar'ın Mısır'a gelmelerinin sebeplerinden biri de buydu. Sezar, onun güce sahip olmak istiyordu. Open Subtitles وهذا أحد أسباب اجتياح الرومان لـ(مصر) لقد أراد (سيزار) هذه القوة
    Seni bu kadar çok sevmemizin sebeplerinden biri de o zaten ama Savage'ı durdurmamıza yardımcı olacak bir şey değil bu. Open Subtitles وهذا أحد الأسباب الكثيرة لكوننا نحبّك حبًّا جمًّا لكن هذا يبدو شيئًا كفيلًا بمساعدتنا بردع (سافدج).

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus