Bu, kara deliğin menüsünde olmadığımız anlamına geliyor. | TED | وهذا يعني أننا لسنا على قائمة طعام الثقب الأسود. |
Bu da, marketleri, benzinlikleri, restoranları kapı kapı dolaşacağız anlamına geliyor. | Open Subtitles | وهذا يعني أننا سنتحقق من البقالات ، محطات الوقود ،المطاعم، كلٌّ على حده |
Bu, Amerikan vatandaşlarının yasadışı olarak dinlenmediği anlamına geliyor. | Open Subtitles | وهذا يعني أننا لم نعد بطريقة غير مشروعة يجب الاستماع إلى الأميركيين. |
Vaktimiz olduğu anlamına gelmiyor bu. | Open Subtitles | وهذا يعني أننا ليس لدينا وقت لنضيعه |
Vaktimiz olduğu anlamına gelmiyor bu. | Open Subtitles | وهذا يعني أننا ليس لدينا وقت لنضيعه |
Düşündükleri kadar aptal olmadığımız anlamına geliyor. | Open Subtitles | وهذا يعني أننا لسنا غبية كما كما ظنوا كنا. |
Bu, birbirimize yardım edebileceğimiz anlamına geliyor. | Open Subtitles | وهذا يعني أننا نستطيع مساعدة بعضنا البعض |
Ancak konu sanat veya insan ilişkileri olsun, günümüzün teknolojileri diğer taraftan ne tecrübe ettiğimizi anlayabilir ve anlayacak, bu da daha yakın ve otantik olabileceğimiz anlamına geliyor. | TED | وبغض النظر عما إذا كان الأمر متصل بالفن أو التواصل الإنساني، فتقنيات اليوم ستعرف ويمكنها أن تعرف ما الذي نشعر به في الجانب الآخر، وهذا يعني أننا نستطيع أن نكون أقرب وأكثر صدقا. |
Yanlış adamı sorguladığımız anlamına geliyor. | Open Subtitles | وهذا يعني أننا قد استجوبنا الرجل الخطأ . |
"Savaşan Domuzlar" olduğumuz anlamına geliyor. | Open Subtitles | وهذا يعني أننا الخنازير الحرب. |
Biz de giremeyiz anlamına geliyor | Open Subtitles | وهذا يعني أننا لا يمكن أن ندخل. |
Düzenleme yapabiliyoruz, ve bu silebileceğimiz anlamına da geliyor, ve bu da yüzümüzü, sesimizi, vücudumuzu rötuşlayabileceğimiz anlamına geliyor -- ne çok az, ne çok fazla, tam ayarında. | TED | نستطيع التحرير، وهذا يعني أننا نستطيع الحذف، وهذا يعني أننا نستطيع التنقيح، الوجه والصوت والجسد والجسم -- ليس قليلا جدا ولا كثيرا جدا فقط كما يجب. |