Resmen değil ama oraya gidip yardımcı olmak istedim. | Open Subtitles | أنا كنت سأرحل، لكن وودت أنّ أراكِ أولاً. |
Annene olanları duydum. Senin iyi olduğundan emin olmak istedim. | Open Subtitles | سمعت بمصاب أمك، وودت التأكّد من أنّك بخير. |
Tanıştığıma çok mutlu olduğum bu harika kızın buradan çıkıp gitmeden önce numarasını almak istedim. | Open Subtitles | حسناً، التقيت للتو بفتاة رائعة وودت التعرف عليها لكني تركتها ترحل دون أن تعطيني رقم هاتفها |
Üzgünüm ajan. Daha çok yardım etmek isterdim. | Open Subtitles | اعتذر ايها العميل وودت ان اقدم مساعده اكثر |
Biliyor musun, hep Kuzeybatı Adaları'nda dalış yapmak isterdim. | Open Subtitles | أتعلمين لطالما وودت ان اغوص في الشمال الغربي من الجزيرة |
Geleceğinizden haberdar olmak isterdim. | Open Subtitles | - وودت لو اني عرفت |
Gidiyordum ama bir merhaba demek istedim. | Open Subtitles | كنت على وشك الذهاب وودت أن ألقي عليك التحيه . |
- Bol şans dilemek istedim. - Sağ ol. Sana da. | Open Subtitles | وودت أن اتمنى لك الحظ - ولك بالمثل، وداعًا - |
Yapmayı çok istedim ama yapamadım. | Open Subtitles | وددت ذلك وودت بشده ولم أستطع |
Ve zenginliğimi paylaşmak istedim. | Open Subtitles | وودت أن أنشر الثّروة. |
Ve sana bunu vermek istedim. | Open Subtitles | وودت إعطاءك هذه |
- Kesinlikle onları öldürmek isterdim. | Open Subtitles | -لكنت وودت بقتلهم بحق الجحيم |